” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

30 Nisan 2010 Cuma

Şampiyonlar Ligi ve Avrupa Ligi

ŞAMPİYONLAR LİGİ






O.Lyon:0-4:Bayern Münich(0-1,0-3)



Daha önce defalarca çeyrek finale çıkan Lyon ilk kez yarı finale çıkmıştı.Bayern ise uzun bir aradan sonra son 4 arasındaydı.Aslında pekde sürpriz bir sonuç çıkmadı.Lyon zaten ligde de isteneni veremiyordu ve burdanda elenmeleri pek şaşırtıcı olmadı.Fizik gücün ön plana çıktığı ilk maçta Robben , 2. maçta ise Olic sahneye çıktı.Lyon bekleninde altında oynadı 2 maçta da benim fikrime göre ve Bayern finali haketti.




Barcelona:2-3:İnter(1-3,1-0)





Final tadında bir eşleşmeydi.Bir yanda geçen sene 6 kupa alıp kupaya doyan Guardiola ve Barcelona , diğer tarafta 40 küsür yıldır kupayı alamayan ve Porto'dan bu yana Avrupa'da önemli bir başarıya aç Jose Mourinho...Mourinho'nun muhteşem tecrübesiyle , henüz çömez olan (bütün o kupalara rağmen)Guardiola'ya ders verdiği düşünesindeyim.Barcelona'ya karşı 1-0 geriye düşüp maçı 3-1'e getirmek ve Nou Camp'ta 60 dakika boyunca 10 kişi oynayıp skoru lehinde korumak her takımın harcı değildir ve sadece bu bile İnter'in olması gereken yerde olduğunu gösterir.

Barcelona-İnter 2. maçından notlar:

*Ekranlara yansıdı.Motta Messi ile ufak atıştı , 1-2 dk. sonra Messi'ye faul yapıp sarı kart gördü.Motta atıldıktan sonra bu kez Chivu Messi'yle ufak bir tartışma yaşadı , bu kez Chivu Messi'ye yaptığı faul sonrası sarı kart gördü , merak ettim Messi ne dedi acaba?
*İbrahimovic'i almak için Eto'o yu verip üstüne bir de bir ton para saçan Barcelona yaptığı hatanın farkına varmıştır sanırım.
*Guardiola'nın maçtan önce yaptı açıklamalar -"Sadece taraftarlara güzel bir maç izletmek istiyoruz." b.- bana Guardiola'nın ilk maç sonrası turdan taraftarlar kadar emin olmadığını ve olası bir elenme durumunda -ki bu gerçekleşti- zaten amacımız taraftarlara güzel maç izletmekti(tabi direk olarak böyle söylemeyecek) tarzında bir politika izlediğini düşündürdü.
*İnter'in sevincini bölmek için açılan fıskiyeler Barcelona'ya yakışmadı.
*Son düdükten sonra Mourinho'nun sevinci görülmeye değerdi.




Final: Bayern Münich-İnter 22 Mayıs 2010




AVRUPA LİGİ







Fulham:2-1:Hamburg(0-0,2-1)



Öncelikle Cuneyt Çakır,Bahattin Duran,Tarık Ongun,Halis Özkahya,Bülent Yıldırım ve Hüseyin Göçek'i tebrik ediyorum çok iyi bir maç yönettiler.Büyük ihtimalle seneye Çakır'ı Şampiyonlar Ligi grup maçlarında göreceğiz.Neyse, sıkıcı geçen bir ilk maçtan sonra müthiş bir 2. maç izledik.Fulham'ı tebrik etmek isterim gerçektende Avrupa'da harika bir sezon geçiriyorlar.Maç hakkında fazla yorum yapmak istemiyorum sadece Fulham'ın bu sezonki iç saha perfarmansını aktaracağım.

06/08/2009 UEFA Europa League Third qualifying round Fulham 3-0 (W) Vėtra
20/08/2009 UEFA Europa League Play-offs Fulham 3-1 (W) Amkar
01/10/2009 UEFA Europa League Group stage Fulham 1-0 (W) Basel
22/10/2009 UEFA Europa League Group stage Fulham 1-1 (D) Roma
03/12/2009 UEFA Europa League Group stage Fulham 1-0 (W) CSKA Sofia
18/02/2010 UEFA Europa League Round of 32 Fulham 2-1 (W) Shakhtar
18/03/2010 UEFA Europa League Round of 16 Fulham 4-1 (W) Juventus
01/04/2010 UEFA Europa League Quarter-finals Fulham 2-1 (W) Wolfsburg
29/04/2010 UEFA Europa League Semi-finals Fulham 2-1 (W) Hamburg

Etkileyici , değil mi?

Atletico Madrid:2-2:Liverpool(1-0,1-2)



Madrid'in bu sezon Avrupa'da oynadığı o kadar maçtan sadee 2 galibiyet çıkarmış olması gerçekten ilginç.Nasıl buralara kadar geldikleri anlaşılır gibi değil.Sadece oyuncuların kişisel yetenekleri ön planda , takım oyunu neredeyse sıfır.Liverpool maça iyi başladıysada hep aynı tempoyu sürdüremedi , topa sahipti ama baskı kuramıyordu , Rafa Benitez'in takımdaki durumu hakkında bir kez daha düşünlmeli bence.Madrid turu haketti diyemeyeceğim , Liverpool geçseydi onlar adınada diyemeyecektim şahsen , isim olarak büyük bir maç olsada bence 2 takımda kapasitesinin altında oynadı eşleşme boyunca , kötü değildi ama , daha iyisini bekliyordum.





Final: Atletico Madrid-Fulham 12 Mayıs 2010

27 Nisan 2010 Salı

Haftanın En'leri

Haftanın Takımı:Fenerbahçe
Bu hafta oynadığı maç onların şampiyonluk anahtarını alması için çok önemliydi.Çünkü rakibi Bursaspor Şampiyonlar Ligini kovalayan Galatasaray'la karşılaşacaktı.Nitekim Bursa puan kaybetti ve Fenerbahça lider oldu.Kasımpaşa maçında golü bulana kadar çok iyi bir baskı kurdu rakibi bunalttı.Kimileri her maç golü bulup skora yatıyor desede Fb şampiyonluğa emin adımlarla ilerliyor.
Haftanın Oyuncusu:Bekir İrtegün
Daum hiçbir maçta vazgeçmediği Lugano-Bilica ikilisinden Bilica kart cezalısı olunca Bekir defansın göbeğine yerleştirildi.Maçın kader anında sahneye çıktı ve golünü atarak takımının hanesine 3 puanı yazdırdı.Hazırlık maçında bile inadına rotasyon yapmayan Dauma ben burdayım mesajını göstere göstere verdi.
Haftanın Teknik Direktörü:Mesut Bakkal
Sivasspor bu sene ligde çok kötü bir performans gösterdi.Bülent Uygun gidip,yerine Muhsin Ertuğral geldi ama o da fayda etmedi.O da gidince Mesut Bakkal geldi.Mesut Hoca adeta bir enkaz aldı.Takım tel tel dökülüyordu ve önünde zor bir fikstür vardı.Buna rağmen Sivas Mesut Bakkal sayesinde fikstüründeki zorlu rakiplerden(Gs,Kayseri,Bjk) puan almasını bildi ve takımını 4 puanlık avantajla lige tutunmasını sağladı.Bu gerçekten takdire şayan bir konu.Tebrik ediyoruz Mesut Hoca.
Haftanın 11'i
Aykut
Geremi Ömer Erdoğan Hüseyin(Manisaspor) Şenol(Antalya)
İskender Murat Erdoğan Selçuk Cihan(Sivas)
Necati Bobo

23 Nisan 2010 Cuma

Roma-Lazio



Geçtiğimiz günlerde yine bir Roma-Lazio derbisi vardı.Her zamanki gibi maçtan sonra olaylar çıktı ve her zamanki gibi baş kahraman yine Totti'ydi.Totti , 16. sırada bulunan ve düşme hattıyla arasında yalnızca 3 puan bulunan Lazio'ya gönderme yaparak , Lazio taraftarlarına "kümeye" işareti yapınca doğal olarak Lazio taraftarları ve futbolcuları çılgına döndü.Aslında Mert Aydın'ın da dediği gibi bu hareket , Totti'nin Lazio derbilerinde yaptığı diğer hareketlere göre daha soft kaldı.Bu arada tabii beklendiği üzere saha içide karıştı.




İtalya’da bir söz vardır: “Bütün Laziolular faşist değildir, ama bütün faşistler Lazioludur” diye. Buna karşılık Romalılar da komünist olarak bilinir.İtalyan Mussolini'nin Lazio takımı üzerinde zamanında çok etkisi olmuştur.Ki zaten Lazio taraftarlarının büyük bölümü halen daha Faşizmi desteklerler.Somali asıllı zenci Liverani'nin takıma gelmesinden sonra isyan eden Lazio'lu taraftarlar isyanın dozunu artırıp Liverani'nin evini bile bombalamışlardır.Ayrıca Lazio'nun adeta taptığı futbolcu Paolo Di Canio "ırkçı değilim,faşistim" sözleriyle tanınır.İtalya'da birçok kulüp Nazileri çağrıştırdığı için isminin önünden "SS" yazısını kaldırmıştır , ancak içlerinde Lazio'nun da bulunduğu birkaç kulüp(bir diğeride taraftarlarına hayran olduğum SS Cavese 1919) bunu reddetmiştir.

1979’daki derbide Vincenzo Paparelli adlı bir Lazio taraftarı, Roma tribünlerinden atılan meşaleyle öldü. Bu olay düşmanlığı iyice körükledi.2004'te ise saha dışında bir Roma taraftarı polis tarafından öldürülünce 3 Roma taraftar temsilcisi sahaya inerek Totti'yi maçın ertelenmesi konusunda tehdit etmiştir ve maçda tatil edilmiştir.



Peki hiç ortak yönleri yok mudur bu iki kulübün ve taraftarın , tabiki var ; Roma polisi.Eğer Roma polisi 2 taraftan birine saldırmaya kalkarsa iki taraf birleşir ve polise karşı koyar.

Şimdide bir kaç Roma Lazio maçı :

Lazio 3-3 Roma 29 Kasım 1998

Lazio'nun 1 puanla şampiyonluğu Milan'a kaptırdığı sezon.25. dakikada Roma Delvecchio'nun golüyle öne geçer.Ancak daha sonra Lazio kendine gelir ve maça ağırlığını koyar.Fırtına gibi esen Lazio 28. ve 56. dakika Roberto Mancini'nin , 69. dakikada Salas'ın golüyle 3-1 öne geçer.72'de Roma'dan Petruzzi kırmızı kart görünce Lazio taraftarı zafer şarkıları söylemeye başlar ama maç henüz bitmemiştir.78'de Di Francesco , 82'de Totti attıkları gollerle , 10 kişilik Roma'nın Lazio deplasmanından 1 puanla dönmesini sağlar.

Roma 3-1 Lazio 11 Nisan 1999

3-3 lük maçla aynı sezon.Lazio ligde ilk yarıyı 7 puan önde lider kapatmıştır.2. yarıda beklenmedik sonuçlar alarak Milan'ın 1 puan gerisine düşer , bu , Roma derbisini daha önemli kılar.Ancak Roma maça hızlı başlar ve 13. dakikada Delvecchio'nun golü gelir.Delvecchio 43'te ağları tekrardan sarsar ve ilk yarı 2-0 biter.Lazio şampiyonluğa yürümek için 2. yarı baskı kurar , bunun sonucu olarak 79'da Vieri'nin golü gelir , bu gol tatarftarlarını umutlandırsada 90. dakikada Totti golü atar ve Lazio tribünlerine koşarak şimdi efsaneleşen "Vi ho purgato ancora"(Sizi yine alt ettim) yazılı tişörtünü gösterir.




Lazio 1-5 Roma 10 Mart 2002

Bu kezde Roma'nın 1 puanla liderle kaçırdığı bir sezon.Henüz ilk yarıda Montella hat-trick yapar , 2. yarıda Lazio Stankovic ile umutlansada Montella ve Totti attıkları gollerle maçın skorunu ilan eder.Bu skor Lazio'nun kendi sahasında Roma'ya karşı aldığı en büyük yenilgidir ve Montella attığı 4 golle Roma-Lazio derbileri tarihinde "Bir maçta en çok gol atan oyuncu" ünvanını ele geçirir.

Lazio 3-1 Roma 6 Ocak 2005

2 takımında ligi orta sıralarda bitirdiği bir sezon.Maçı ilginç kılan ise Lazio efsanesi , taraftarların segilisi ,faşist yıldız Di Canio'nun attığı golden sonra verdiği Nazi selamıdır.Maçta Roma Cassano'nun golüyle öne geçer ancak Lazio Di Canio,Cesar ve Rocchi'nin golleriyle maçı 3-1 kazanır.



Lazio 3-0 Roma 10 Aralık 2006

Juentus'un küme düşürüldüğü , Milan'ın 8 , Lazio'nun 3 , Fiorentina'ın 15 puanının silindiği sezon.Roma ligi 2. sırada Lazio 3. sırada bitirmişti.Bu maçın özelliği ise Lazio'nun derbi tarihinde aldığı en farklı sonuç olması(Roma'nın en farklı galibiyeti 5-0).Lazio adına golleri Ledesma,Oddo ve Mutarelli atmıştır.

22 Nisan 2010 Perşembe

Haftanın Tebriği ve kınaması

Fenerbahçe Beşiktaş maçında penaltı noktasında adeta kazı çalışmasını yapan Fabio Bilica
Hırsını kimden çıkaracağını bilemeyen ve en sonunda genç milli takımdan,Manisaspor'dan arkadaşı Caner'e patlayan Arda Turan'ı
Fenerbahça maçında bir kendini bilmez Beşiktaş taraftarının cinsel uzvuvunu göstermesini
Manisaspor Galatasaray maçında Arda'nın kız arkadaşına küfür eden Manisaspor taraftarını
kınadığımı burdan duyurmak isterim.

Şampiyonluk yolunda çok ama çok önemli bir adım atan Fenerbahçeyi
Takımının en kötü oynadığı zamanda bile istikrarını bozmayan ve derbide ibrenin Fb'ye dönmesini sağlayan Alex'i
Bu sezon Anadolu'dan lige damga vuran bir diğer takımı Gençlerbirliği'ni
Gençlerbirliği'nin bu haftada oynadığı futbolla alkış alan bu sezonun takım içinde en başarılı futbolcusu Mustafa Pektemek'i
Her ne kadar takım bir iyi bir kötü gitsede Makakula'dan sonra en başarılı ismi Mehmet Eren'i
buradan tebrik ettiğimi duyurmak isterim.

20 Nisan 2010 Salı

Haftanı Enleri

Haftanın Takımı:Fenerbahçe
Bi ara herkesin şampiyonluğu kaybettiği dediği takım şimdi şampiyonluğun bana göre Bursaspor'dan bile en büyük favorisi.Bu hafta oynadığı Beşiktaş karşılaşmasıda bunun en açık kanıtı.Beşiktaş'a ilk yarı hiç pozisyon vermeden tamamladı ve maçın tek hakimiydi.Zaten bu durum onların şampiyonluğa ne kadar inandığının bir göstergesi değil mi?O kötü haftaların altından o kadar iyi çıktılar iyi yada kötü futbolla 2'si derbi olmak üzere üst üste 5 maç kazandılar.Bursapor'dan bile daha fazla şampiyonluk şansı var dedim çünkü Bursa deplasmanda Galatasarayla oynayacak ve Bursaspor Fenerbahçe'ye göre daha stresli.Çünkü onların kadrosunda bu durumu kaldıracak oyuncuları yok.Bu yüzden Fenerbahçe şampiyonluga daha yakın ama Bursa Galatasarayı yenerse o ayrı tabi...

Haftanın Oyuncusu:Alex De Souza
Türkiye gelmiş geçmiş Hagi'den sonra en büyük 10 numara Alex'tir.Bunun sebebide Hagi ve takımının kalıcı bir başarısı vardır(Avrupada).Ama Alex takımıyla pek fazla Avrupa'ya açılamamıştır.Alex şu an en iyi forvet arkası ve iyi bir forvet.Takımı kötü oynadığı zaman tek başına sırtlayıp galibiyete taşıyor.Nitekim Beşiktaş maçında maça başlar başlamaz o mükemmel vuruşuyla maçın başında ibrenin Fenerbahçe'ye dönmesini sağladı.Türkiye liginde Fb kazandığı şampiyonluklarda en fazla katkı yapan futbolcularda adı hemen hemen hep 1.sırada okunur.İşte Fenerbahçe Alex gibi bir oyunucuya sahip olduğu için çok şanslı.

Haftanın Teknik Direktörü:Thomas Doll
Gençlerbirliği'nin bu sene kendisine ve Türkiye Ligine kattığı en önemli değer.Uzun zaman sonunda Ankara takımlarının ne kadar önemli olduğunu bize kanıtladı.Nitekim bu hafta oynadığı İBB maçında oynattığı pozitif futbol ve takıma aşıladığı istek herkes tarafından görünüyor.Bunun için yaptığı açıklamalar ve yarattığı polemiklerle genellikle Baba rolünü üstlenmiş İlhan Cavcav çok önemli bir isimle anlaşarak önümüzdeki yıllar için takımı için iyi bir yatırım yapmıştır.

Haftanın 11'
Volkan Demirel
Gökhan Gönül Lucas Neill Hakan Balta Cale

Mehmet Topuz Kerem Şehnas Sapara Mehmet Eren

Baros Alex

19 Nisan 2010 Pazartesi

Dejavu...



Mustafa Denizli'nin saha sürdüğü kadroyu görünce bütün Beşiktaşlılar maçı kafasında bitirmişti zaten.Henüz 2. dakikada Alex'in attığı golde maçın seyrini iyice belirledi.Her şey ortadaydı , Fenerbahçe hem oyuna hem skorborda hakimdi , Beşiktaşın hücum yapması gerekiyordu ama hücumcusu yoktu , bir de hakem vardı sanırım.Sanırım diyorum çünkü hakemlikten bihaberdi , özel komite belki olumlu yönde katkı yapmıştı , Hüseyin Göçek her çaldığı düdükte kararlıydı , kararının arkasındaydı , bu iyi bir şey ama bir hakemin çaldığı 3 düdükten 2 si yanlış olur mu?Bilica'nın ve İbrahim Kaş'ın hareketlerine bu kadar göz yumulur mu?Faullerde ve kartlarda bu kadar standart dışı davranılır mı?Hakem hakkında daha fazla konuşmayacağım çünkü herkes yeteri kadar yazıyor,çiziyor,konuşuyor zaten.

Fenerbahçe her alanda oyuna hakimdi.Rakibe olmayan ama verilen ve olan ama verilmeyen penaltı pozisyonları dışında atak fırsatı sunmadı.Çok rahat 2 yi 3 ü bulabilecek durumdayken bonkör davranınca maçın sıkışmasına neden oldu.Beşiktaş'ın oyun planı tamamen ilk yarı gol yememeye planlıydı ama Alex 2. dakikada muhteşem bir gol atınca bütün planlar bozuldu ve sahada hücum yapması gereken gereken ama hücum yapmaktan ve yaptığından habersiz 9 tane futbolcu kaldı.Bobo'da top almak için orta sahaya gelip nefesini harcayınca Tello da ezildi Fenerbahçe savunması karşısında.

2. yarıda tam bir dejavu oldum , sanki Fenerbahçe-Beşiktaş maçını değilde , Galatasaray-Fenerbahçe maçının 70. dakikadan sonrasını izliyordum.Fenerbahçe aynı Fenerbahçe , Beşiktaş Glatasaray'ın oyununa bürünmüş , gole ihtiyacı var , topa sahip ama pozisyon bulamıyor.

Hakemin hatası -hataları- maçı etkiledi , evet ama maçı hakeden tarafın Fenerbahçe olduğuda ortadaydı.Bir parantezde Mehmet Topuz'a açmak lazım.Sezonun en iyi maçlarından birini belkide en iyisini çıkardı , tebrik etmek lazım.


__________________________________________________

Kim Niye Şampiyon Olsun ?



Bursaspor Niye Şampiyon Olabilir?

-Bu başarıya aç bir kadroları var.
-Muhteşem bir taraftar desteği arkalarında.
-Kalan maçlarında bir adet garanti 3 puanları var.
-"Sağlam" bir teknik direktöre sahipler.
-Takımı taşıyan isimler yerli oyuncular , yani başarının büyüklüğünün bilincindeler.

Bursaspor Niye Şampiyon Olamaz?

-Takımdaki oyuncuların %90'ının fazlasında şampiyonluk tecrübesi yok.
-Takımda liderliğin verdiği bir stres hakim.
-Deplasmanda Galatasaray ve son maçlarında Beşiktaş ile oynayacaklar.
-Üst üste deplasmanda kaybedilen puanlar sıkıntı yarattı.



Fenerbahçe Niye Şampiyon Olur?

-Takım kenetlenmiş durumda.
-İyi oyun geldikçe muhteşem taraftar desteğide arkalarında.
-Türkiye'de şampiyonluğu iyi bilen bir teknik direktörleri ar.
-Gerilerden gelmenin sağladığı psikolojik avantaj var.
-Takım bu yarışlara alışkın.

Fenerbahçe Niye Şampiyon Olamaz?

-Kasımpaşa,Eskişehir,Ankaragücü ve Trabzon gibi zorlu bir fikstüre sahipler.
-Sakat ve cezalı oyuncuların fazla olması.
-Beşiktaş maçındaki performansına rağmen iyi bir golcüsünün olmaması.




Galatasaray Niye Şampiyon Olur?

-Diğer 2 rakibine göre fikstür avantajı ar.
-Üst üste kazanılan maçlar takımda olumlu bir hava yarattı.
-Bursaspor ile içeride oynayacaklar.
-Taraftarın Diyarbakırspor maçındaki protestosu takımı ateşledi.
-Fenerbahçe gibi onlarda bu yarışa alışkın.

Galatsaray Niye Şampiyon Olamaz?

-Şampiyonluğu tamamen diğer rakiplerinin kaybına bağlı.
-Kaybedilecek 2 puan bile şampiyonluğu imkansız hale getirebilir.
-Savunmada hala sorunlar yaşıyor.

18 Nisan 2010 Pazar

Manisaspor:1-2:Galatasaray

Galatasaray, Diyarbakır maçından sonra Manisa karşısında kadrosunu bozmadı.Gene Hakan Baltayı stopere çekip tek ön libero Mehmet Topal ,onların önünde ise 4 tane hücum oyuncasu Arda,Keita, Dos Santos ve Elano forvette ise Baros oynadı.Şu günlerde konuşulan Rijkaard'ın kadro seçimi konusunda herkesin garipsediği bir konu var.Rijkaard yedek kulübesinde Servet ve Emre Güngör varken hatta ilk on sekize bile giremeyen Gökhan Zan dururken hala stoperde Lucas'ın yanında neden Hakan Balta'yı oynatıyor?Bu sorunun cevabı size göre de çok basit değil mi?Rijkaard topu defanstan çıkarırken topu iyi kullanabilecek futbolcu arayışında onu da yedek külebesinde ki stoperlerle değil sol bek oynayan Hakan Baltayla yapmaya çalışıyor.Çünkü Neill dışında mevkisi stoper olan diğer oyuncular topu defanstan çıkarmaya bilmiyor ve Rijkaard bence içten içe haykırıyor bana Neill'in yanına top kullanacak bir stoper alın.

Maça gelecek olursak ilk 15 dakikada iki takımda ne yapacağını bilmeden oynuyordu.Ta ki Baros baskıyla faulü aldıran dek.Uzun zamandır izleyemediğimiz bir duran top organizasyonuyla Keita golü buldu.İlk yarı böyle bitti.İkinci yarı Manisaspor orta saha kontrolün eline alıp yüklemeye başlamışken Arda akıl dolu pas şut karışımı pozisyonunda Baros topa dokundu ve durumu 2-0 yaptı.Artık Galatasaray rahatlamış derken Mehmet Topal topu kendi ağlarına gönderdi.Ancak daha sonra Galatasaray pas yaparak kontrolü Manisa'ya vermedi ve maç 2-1 sona erdi.
Galatasaray haftaya eğer şampiyonluk şansını sürdürmek istiyorsa Bursaspor'u yenmesi gerekiyor.Ama bu mücadele ve Mehmet Topal,Neill ve Hakan Baltayla o maçı kazanamaz. Çünkü kadro dolasıyla da olabilir ama takımda sadece bu 3 oyuncu savunma yapıyor.Kimse savunmaya yardım etmiyor.Bu maçta 3 puan için kesinlikle ve kesinlikle takım savunması şart.Eğer bu maçta takım savunması yapmayacaksan hangi maçta yapacaksın?

17 Nisan 2010 Cumartesi

Mal ?!

Olayı fazla uzatmayacağım , herşey ortada , alnının teriyle parasını kazanan bir futbolcuya mal muamelesi gösteren Hürriyet'i kınıyorum.

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=14420091

13 Nisan 2010 Salı

Haftanın Enleri

Haftanın Takımı:İstanbul Büyükşehir Belediyespor
İBB son haftaların en formda takımı önüne gelene 3 atıyor.Herkesin 8 ve 9. sıralarda ligi bitirir dendiği takım şu an Avrupa için şansını zorluyor.Sahada mücadeleyi bırakmayıp üstüne her maça sanki lidermiş çıkıp büyük bir iştahla oynuyor.Bu mücadelesi ve azminden dolayı İBB tebrik ediyorum.
Haftanın Futbolcuları:Serdar Kulbilge,Onur Kıvrak,Rüştü Reçber
Bu hafta bir futbolcu yerine 3 futbolcu seçtim,çünkü oynadıkları futbolla 3'ünüde seçmemi gerektiriyordu.Serdar, Bursa için çok önemli bir maçta deneyim ve tecrübeleriyle Bursa forvetlerine geçit vermedi.Onur ise genç yaşına rağmen TS için çok önemli işler başarmaya devam ediyor. Belki Trabzonspor bu sene ligdeki hedefine ulaşamadım ama gelecek için kalede çok önemli bir adım attı.Rüştü ise son haftalarda Beşiktaş'ın o bir puanlara ulaşmasında rol oynayan baş kahraman.Beşiktaş Trabzonspor maçında sakatlanana kadar çok önemli iki kurtarışıyla maçın kadarini değiştirdi.Bu üç kaleciyi de tebrik ediyorum.
Haftanın Teknik Direktörü:Abdullah Avcı
Günümüz futbolunun yetiştirdiği genç hocaların en başında geliyor.Takıma harcadığı emek,isimleri yeni duyulan oyunculara güvenip onlara ilk on bir de görev vermesi ve takıma verdiği mücadele gücü,verdiği taktikler bu haftanın hocası olmayı hak etti.
Haftanın 11:
Serdar Kulbilge
Serkan Balcı Lucas Neill İbrahim Toraman Çağlar
Keita Mehmet Topal Fink Ali Güzeldal
Baros İskender

Haftanın Kınaması ve Tebriği

Gole ihtiyacı varken , Guti'yi , hücumda varlık gösteremeyen Arbeloa'nın değilde Marcelo'nun yerine koyan Pellegrini'yi ,

Sadece sevgilisine sinema kapattı diye , puan kaybedilen maçlarda sahada bile olmayan Arda'yı ıslıklayan Galatasaray taraftarını ,

Uzaklaştırmak için vurduğu topla taraftarı yaralayan Diyarbakırspor'lu Diallo'yu ,

Play-off potasında iken üst üste berbat maçlar çıkarıp son olarakda Chicago'ya yenilerek play-off un dışına çıkan Toronto Raptos'ı ,

"K.Paşa Türkiye'nin Barcelonası" diyerek abartmanın dibine vuran ve bu sözleriyle insanları oynattığı mükemmel futboldan bile soğutan Yılmaz Vural'ı ,

Son maçlarda yaşadığı düşüşle liderliği Roma'ya kaptıran İnter'i ,

Valencia-A.Madrid maçında Valencia aleyhine yaptığı müthis hatalar sebebiyle hakem Florian Meyer'i

kınadığımı ;

Ligin bitimine 4 maç kala Süper Lig'e çıkmayı garantileyen Karabükspor'u ,

Son 5 maçta 4 galibiyet 1 beraberlik alarak , 15.likten 9.luğa çıkan ve çok azda olsa play-off şansı yakalayan Orduspor'u ,

Ligde neredeyse set vermeden her maçı kazanan , bu sezonki tek yenilgisini Şampiyonlar Ligi finalinde alan Fenerbahçe Acıbadem'e karşı 2-0 geriden gelerek maçı kazan Vakıfbank Güneş Sigorta Türk Telekom'u ,

Ligde 23 maçtır kaybetmeyen , son 5 maçını kazanan ve liderliği ele geçiren Roma'yı ,

Ligden düşmesi kesinleşmesine rağmen müthisş bir mücadele ile FA Cup yarı finalinde Tottenham'ı uzatmalar sonunda 2-0 yenerek Chelsea'nin rakibi olan Porstmouth'u ,

Sakatlıktan henüz çıkmasına rağmen hat-trick yapan Baros'u ,

Son 8 maçta 6 galibiyet alan ve son 3 maçını kazanan İstanbul Büyükşehir Belediyespor'u ,

Bursaspor forvetlerine geçit vermeyen ve müthiş kurtarışlar yaparak maçın skorunu belirleyen Serdar Kulbilge'yi ,

Alianz Arena'da 1-0 , Old Trafford'da 3-0 geriye düşmesine rağmen turu geçmeyi başaran Bayern Münich'i

tebrik ettiğimi burdan duyurmak istiyorum.

12 Nisan 2010 Pazartesi

Galatasaray:4-1:Diyarbakırspor

Galatasaray Diyarbakır'ı 4-1 gibi farklı bir skorla geçti.Ama bana göre akıllarda kalan 2 olay vardı.1.cisi protestolar,2.cisi kadronun farklılaşması.Ben 2.olaya değinmek istiyorum.Sayın Frank Rijkaard'a sormak istiyorum , Diyarbakır maçına 5 tane hücum oyuncusuyla çıkıp neden önceki haftaki Sivas maçına sadece 2 tane hücum oyucusuyla çıktı?Yani bu 2 haftadaki değişmenin sebebi artık lig benim için bitmiştir,hazır içerde Diyarbakır gibi takımı bulmuşum bırakında 5 tane (hatta Caner ile 6 tane)hücumcuyla çıkayım mıydı?Şahsen bu fikir benim aklıma oldukça uygun geliyor.Maça gelince Galatasaray ilk dakikalarda kalesinde önemli bir tehlike atlattı zaten eğer o pozisyon gol olsaydı ne olurdu hiç bilmiyorum.Maç içerisinde Keita en rahat maçlarından birini oynamasıyla ve Baros'un kafa ustası kesilmesiyle ilk yarı 2-0 bitti.İkinci yarıda sanki uzun yıllardır Galatasaraylıymış gibi mücadele eden Lucas'ın golü ve ardından tekrar Baros'un sahneye çıkmasıyla maç 4-1 bitti.
Bu bölümde taraftar protestolarına ayrı olarak değinmek istiyorum.Galatasaray taraftar grubu Ultraslan günler öncesinde bu protestonun olacağını belirtmişti.Ve ilk 5 dakikada sessiz kalındı , pankartlar ters asıldı ve o eski Galatasaray ruhunun geri dönmesi için düz olarak pankartlar ve şarkılar besteledi.Şunu ifade etmek isterim ki Jo ve Leo dışında yapılan hiçbir protesto futbolculara özel değildi. Hepsi Galatasaray ruhunun geri dönmesi için yapılan protestolardı.Çünkü oynanan son 5 maçtır Galatasarayda ruhtan eser yoktu , hiçbiri o beklenilen mücadeleyi ortaya koymuyordu.Bu yüzden bu protestoları her yönüyle doğru buluyorum. Çünkü günümüz futbolunda hemen her maçta protestolar küfürle sağlanıyordu.Ama bu maçta Ultraslan oldukça anlamlı ve bilinçli bir şekilde protestolarını ortaya koydular.Benim tek yakındığım kaptanın yuhalanarak çıkmasıydı.Sonuçta Arda bu takımın kaptanı ve ruhu bilerek oynayan bir futbolcu bu yüzden bu protestoya pek anlam veremedim.Ama Jo'ya yapılan protesto çok anlamlıydı.Çünkü hiçbir Galatasaray futbolcusu taraftar için en önemli maç olan Fenerbahçe maçından sonra arkadaşlarıyla alem yapamaz.Bu bir kültür ve ahlak meselesidir.
Sonuç olarak Galatasaray her ne kadar 4-1 maçı kazansada bu sonuç taraftarın gönlünü kolay kolay geri alamaz.

11 Nisan 2010 Pazar

Real Madrid-Barcelona

İşin taktik kısmıyla ilgili fazla bir şey söylemeyeceğim.Olay ortada zaten , tek cümleyle özetlemek gerekirse , Xavi-Messi ikilisiyle golü bulduktan sonra topun Real Madrid'de kalmamasını sağlayıp pas yaparak maçı kazandı Barça.Messi'nin muhteşem "göğüs çalımı" ya da Pedro'nun muhteşem gol vuruşuyla ilgili bir şey demeyeceğim.Arbeloa varken Pellegrini'nin Marcelo gibi bir hücumcu beki neden çıkardığını da sorgulamayacağım(gerçi kısa kısa bahsetmiş olduk ama neyse).Tek değineceğim konu 1 milyar kişinin izlediği , tüm dünyada herkesin haftalar önceden bekleyip tartıştığı , dünyanın en iyi 2 futbolcusunun yer aldığı bu maç ile "sıkıcılığı" yüzünden eleştirilen Fenerbahçe-Galatasaray maçının arasındaki fark.

Aralarında tek bir fark var.Barca-Real maçında yıldızlar vardı , Fenerbahçe-Galatsaray maçında yoktu.Bu yıldızların(yıldızdan kastım Keita,Arda,Lugano,Alex gibi "iyi" oyuncular değil Messi,Ronaldo,Xavi,Higuain gibi gerçek yıldızlar) kişisel yeteneklerini konuşturdukları pozisyonlar maçı biraz daha renklendirdi sadece.Onun dışında mantaliteler aynı mantalite.

Fenerbahçe şansınında yardımıyla golü buldu topu ayağında tutmaya çalışıp , mücadele ederek gol yememeyi başardı.Galatasaray ise (1-0'dan sonra) , baskıyı kurdu ama etkisiz pozisyonları oldu ya da uzaktan şutlarla etkili oldu.Peki Barcelona ne yaptı?Messi-Xavi ikilisinin kişisel yetenekleriyle bir gol buldu , pas yapıp baskıyı engelledi , bir ara pasla 2'yi bulup maçı kendi adına bitirdi.Real Madrid ne yaptı?Golü yedikten sonra baskı kurmaya çalıştı , bu baskıya rağmen ceza sahasının içinde pozisyon bulamadı , uzaktan şutlarla(Marcelo,Guti vs.) gol aradı , atamadı.

2 derbi , ikiside aynı , tek fark yıldızlar ve burdanda anlıyoruzki dünyada artık derbiler 1 dakika içinde 2 kaledede yaşanan ataklarla değil , taktiksel savaşlarla geçiyor...

Diego Balboa

İnter'in maçlarını izlerken ne zaman Milito'yu görsem aklıma Rocky geliyor.Çok olmasa da bir benzerlik buluyorum aralarında bilmem sizde benzetiyor musunuz...Milito biraz daha kilo alsa daha iyi olur sanki...

10 Nisan 2010 Cumartesi

Beşiktaş-Trabzonspor

Beşiktaş-Trabzonspor maçı Beşiktaş için şampiyonluk yolunda çok önemli bir maçtı.Beşiktaşın bu maçı kazanması Bjk-Fb derbisinde Fenerbahçeyi daha fazla baskı altına alabilirdi.Ama Beşiktaş bu maçtan 3 puan çıkaramayınca Fenerbahçe derbiye Beşiktaşa oranla daha rahat çıkacak çünkü Beşiktaş, Fenerbahçe maçını kazanamazsa şampiyonluk işini Fenerbahçe ve Bursaspora bırakacak.
Maça gelecek olursak ilk yarı çok tempolu ve mükemmeldi her iki takım için.Beşiktaş için Rüştü maçın kader adamıydı ta ki sakatlanana kadar.Sakatlandıktan sonra zaten 5 dakika kalmıştı ondada Trabzonspor pek yüklenmedi. İkinci yarı iki takımda işi biraz rolentiye aldılar ama ilk yarıya oranla Beşiktaş seyircinin desteği ile maçın hakimiydi denilebilir.Pozisyonlar buldu bastı kaptı ama bu sefer karşılarını hemen hiçbir maçta istikrarını bozmayan kaleci Onur Şahin çıktı. Defansının bütün hatalarını kapadı,Beşiktaşlılara gol izni vermedi.İşler böyle gidince Şenol Hoca çift forvetten tek forvete döndü ve Ceyhun ile orta sahanın direncini arttırdı.Bu sefer Ts Beşiktaşın baskılı oyunu savuşturdu ve oyunda dengeyi kurdu.Son dakikalara doğru Beşiktaş yüklenmesine rağmen golü bulamadı ve önemli bir 2 puanı kaybetti.

Saçlarıyla Ünlü Futbolcular

Barry Venison


Ian Wallace


Jason Lee

Ivan Campo


George Berry


Carlos Valderrama



Noel Brotherston


Paul Breitner



Bobby Charlton


Rene Higuita

Sınırları Taşan Türkler

Yabancı bir sitede gezinirken sınırlarımızı aşanları gördüm paylaşayım dedim

İlk haber Servet Çetin ile ilgili , haber eskide olsa özellikle benzetmeler ve resimler çok ilgimi çekti.Haber "Premier Lig'de İhtiyacımız Olan Karakterler" başlığı altında yer alıyor.Servet 3 numarada karşımıza çıkıyor.

Servet'in tanımı yapılırken de korkusuzluğundan ve bir de lakabından söz ediliyor : ayıboğan.Evet evet yanlış duymadınız(okumadınız) ayıboğan.Drogba'nın Türkiye-Fildişi Sahili maçı sonrası açıklamalarıda yer alıyor haberde.Bir de Servet ile ilgilenen kulüpler ; Arsenal,Liverpool ve Tottenham.Ancak yazar Jonny Abrams Servet'in Blackburn'e gidip İngiltere'deki "ayıboğan" Cristopher Samba ile iyi bir ikili olacağını düşünüyor ve resimlerle bir karşılaştırma yapıyor.

Haberin orjinali ve karşılaştırmayı görmek istiyorsanız:http://blog.sport.co.uk/Football/479/Top_Ten_Characters_we_need_in_the_Premier_League.aspx

2. sınır aşanımız ise tahmin ettiğiniz gibi Bursaspor :

Haber Avrupa'da beklentileri aşan 10 kulüple ilgili.Bursaspor 2. sırada yer alıyor.Haberi kısaca özetlemeye kalkarsak :

Türkiye'de bu sezon erken bir şok var ve Kayserispor liderliğe oynuyordu.Ancak onlar sendelerken Bursaspor koltuğu devraldı.

2006'da tekrardan Süper Lige çıkan Bursaspor , 3. sıradayken rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe'yi 3-2 lik skorlarla mağlup etti.(Fenerbahçe'ye karşı 2-0 geriden geldiği vurgulanıyor.)

"Yeşil Timsahlar" tek bir golcüye güvenmek yerine takım oyununu ve organizyonu sahaya yansıtarak golü buluyor.Ancak bazıları öne çıkıyor.Taraftarların favorisi olan Sercan Yıldırım'a ve kendisini hızla geliştiren Ozan İpek'e sahipler.Ayrıca Arjantinli Batalla çok etkileyici.

Galatasaray , Elano ve Arda , Fenerbahçe Guiza ve Lugano gibi isimlere sahipken , mütevazi kadrosuyla Bursaspor Türk futbol tarihine adını yazdırmak üzere.

NOT: Bir bilgi hatası İngiliz yazardan , Bursaspor'un 3-2 mağlup ettiği kulüpler Fenerbahçe ve Galatasaray olarak yazılmış ancak Beşiktaş ve Fenerbahçe olması gerekiyordu...

Bu arada haberin orjinali için: http://www.sport.co.uk/features/Football/892/Ten_clubs_defying_expectation_this_season_.aspx

İlginç İngiliz Marşları

Enteresan marşların sadece Türkiye'de olduğunu sanırdım ama İngiliz holiganları unutmuşum...

İşte birkaç ilginç tezahurat:

Best Behaved Supporters In The Land-Liverpool :

http://www.fanchants.com/football-songs/liverpool-chants/best-behaved-supporters-in-the-land/

Sheffield Wednesday taraftarlarından Carlos Tevez'e gönderme :

http://www.fanchants.com/football-songs/sheffield_wednesday-chants/tevez-a-wedsnesdayite/

Bu da yıllardır şampiyon olamayan Liverpool kaptanı Gerrard'a Arsenal taraftarlarından misilleme :

http://www.fanchants.com/football-songs/arsenal-chants/seen-gerrard-win-league/

ve bu da benim favorim , Ji Sung Park adına yapılmış bir beste :

http://www.fanchants.com/football-songs/manchester_united-chants/park-park-wherever-you-may-be/

9 Nisan 2010 Cuma

Şampiyonlar Ligi Yarı Final Eşleşmeleri

Olympıque Lyon-Bayern Münich
Bu eşleşmede iki takım tam anlamıyla izleyicilere tat vererek yarı finale çıktılar.Olympıque Lyon önce kupanın mutlak favorisi Real Madrid'i ardından Bordeaux'u net ve seyir zevki yüksek oyunlarla yendi.Bu çıkış Lyon tarafından beklenmiyordu ama onlar herkesi şaşırtarak bu kupada bende varım dedi.
Bayern Münich ise, finalin adı (Real elendikten sonra)Manu -Barça olur denilen iyi ve formda bir Manu ile karşılaştı.Fakat Bayern önce evinde 1-0 geriye düşmesine rağmen 2-1 'e çevirdi,deplasmanda ise 3-0 geriye düşmesine rağmen 3-2 yaptı ve turu kaptı.Bu turu iyi ve net bir oyunla ortaya koydu.Bu eşleşme hiç kimsenin beklemediği bir eşleşmeydi ama onlar kupada var olduklarını kanıtladılar ve biz öyle pas geçilecek takım değiliz dediler.
Inter-Barcelona
Bu yarı final karşılaşması (Manu ve Real elendikten sonra) erken final olacak bir karşılaşma.Inter değerlendirecek olursak çok iyi ve oturmuş savuması var ve ileride yetenekli ayaklara sahip,Barça ise çok ama çok formda bir Messi'ye sahip.Bu adam bir takıma bedel olduğu için Barçanın diğer özelliklerini saymaya gerek yok.
Bu maç aynı zamanda intikam maçıda olabilir.Bu düellonun baş kahramanları Jose Mourinho ve İbrahimoviç.Jose Mourinho Eto takıma katılınca en iyi çalıştığım forvet demesi belki İbrayı kızdırmış olabilir ve böyle olmasıda bize daha fazla seyir zevkini getirebilir.

8 Nisan 2010 Perşembe

İNANMANIN GÜCÜ

Galatasaray basketbol takımı ligin ilk yarısının 5.haftasında hiç kimsenin beklemediği bir olayla sarsıldı.Galatasaray gibi bir takımda olduğunu farkedemeyen başında Okan Çevik'in olduğu bir grup, Cemal Nalga'yı ceza almasına rağmen oynatmış ve kulübün bütün maçları hükmen yenik sayılıp,-5 puanla başlamasına karar verilmişti.Bunu duyan her Galatasaray taraftarı bu olayı takımlarına yakıştıramamış,ve Gs Cafe Crown bir alt lige düşmesini istemişti.Bu düşünceyi destekleyenler arasında bende vardım,çünkü Galatasaray gibi basketbol liginin temelini oluşturan bir takımın böyle bir olaya karışması hiç ama hiç kabul edilemez bir olaydı.
Bu olayın spor ahlakı üzerinde değerlendirmeleri yapılırken,asıl önemli olan psikolojik baskı çok hesaba katılmamıştı.Bir düşünsenize Türkiye ilk kez gelen yabancılar,kaç senedir Galatasaray'da basketbol oynayan oyuncuların bütün emeklerini 5 kişilik bir grup gelip çöpe atmıştı.Bu asla affedilemezdi.
Bu konuşmalar daha sürerken Gs Cafe Crown oyuncuları bütün bunlara kulaklarını tıkadılar,sadece işlerini konsantre oldular,yabancısından Türküne kadar... Basketbol takımının bütün oyuncuları ligde kalmaya inandılar.Çünkü onlar biliyorlardı ki bu lekeyi ancak iyi,temiz ve güzel basketbolla temizleyebilirler.Ama onlar sadece ligde kalmayı başarmadı,şu an koç Cem Akdağ'ın önderliğinde playoff'a doğru emin adımlarla ilerliyor.Evet Aslan o kara leke belki tarihten temizlenmeyecek ama o ligde kalma inancın ve sadece basketbol oynama azminle bizim kalbimizi tekrar fethettin.Bu yüzden sana sonsuz teşekkürler...

7 Nisan 2010 Çarşamba

Basketbol Seviye Atlayacak



Son günlerde herkesin kafasında stad projesi olarak 2016 için yapılmaya başlanacak olan Timsah Arena ve Galatasaray'ın 29 Ekim'de tamamlanmasını planladığı Türk Telekom Arena var.

Ancak bu günlerde öyle bir proje var ki Türk sporuna seviye atlacak cinsten bir proje.Neyden bahsettiğimi anlamışsınızdır sanırım ; Fenerbahçe Ülker City...

İsminden de anlaşılacağı üzere sanki bir şehir havası ar.Bu kompleksde yok yok.55 dönümlük arazide 12.000 kişilik bir basketbol salonu(Dünya Basketbol Şampiyonası finalinin burda yapılması planlanıyor) , 2 adet antrenman salonu ,açık sokak tarzı alişveriş merkezleri ,cafeler ,fast-food dükkanları ,lokantalar ,5 yıldızlı otel ,sinema salonu , olimpik yüzme havuzu ve iş merkezi.Ayrıca voleybol ve hentbol maçlarıda bu "şehrin" içinde yapılabilecek.

Açıkçası proje resimleri bile kalbimin hızlı çarpmasını sağladı.İple çekiyorum bu kompleksin tamalanmasını ve Fenerbahçe yönetimi kutluyorum.

Haftanın Kınaması

Arsenal'in ataklarında sürekli , topu değilde topsuz alanı gösteren Barcelona-Arsenal maçı kameramanını ,

Maç bitiminde hakkıyla 1 puanı alan Sivassporlu oyuncuya tekme savuran Barış Özbek'i ,

Sezon başından beri derbiler dahil takımını hiç kampa almayan , ancak araya yönetim girince Sivasspor gibi ligin zayıf ekiplerinden birine karşı takımı kampa alıp benim gözümde o muhteşem duruşunu ve otoritesini kaybeden Rijkaard'ı ,

Fenerbahçe maçında yok yere olay çıkaran bir kısım taraftarı ,

"Diyarbakır halkıyla ve Diyarbakırsporlularla problemimiz yok , biz o lafları İstiklal Marşı'nda ayağa kalkmayan kişilere söyledik." diyen Selim Kurtulan ve İbrahim Yazıcı'ya karşı hala "Biz PKK'lı mıyız?" diyen Diyarbakırspor Dernekler Birliği Başkanı Ramazan Tugay'ı ,

kınadığımı burdan duyurmak istiyorum...

Haftanın Enleri

Haftanın takımı:Bursaspor

Bursaspor şampiyonluk yolundan emin adımlarla ilerliyor.Bu hafta evinde oynadığı maçta, maça 1-0 yenik başlamasına rağmen çabuk toparlandı,seyirci ve ev sahibi olmanın avantajını kullanarak maçı zor da olsa 2-1 kazanmayı bildi.Bir engelide daha aşmayı başardı.Haydi Bursaspor aynen devam...

Haftanın teknik direktörü:Rıza Çalımbay

Eskişehirspor bu sene ligin Bursaspor'dan sonra en istikrarlı takımı.Bunda Rıza Hoca'nın katkısı çok ama çok büyük.O savaşçı ruhunu tüm takıma aşılamış.Maçın son düdüğü çalana kadar hiçbir oyuncu maçı bırakmıyor.Bu hafta kendi sahasında Kasımpaşa gibi iyi atağa çıkan bir takımı kalesinde gol görmeden 2-0 gibi net bir skorla tamamladı.Bravo Eskişehir bravo Rıza Hoca.

Haftanın futbolcusu:Diego Lugano

Lugano her ne kadar sahada bazı kavga ortamlarının baş kahramanıda olsa o savaşçı kimliği takıma güç katıyor.Bu haftada ligin gol kralı Makakula ile dişe diş mücadele etmesi,defansı toparlanması ve attığı golle takımının istikrarlı gidişine çok önemli katkıda bulundu.

Haftanın 11 i
Rüştü
Gökhan G. Rajnoch Lugano Volkan Y



Volkan Ş Selçuk Ş Sezer Ö Jorginho


Ali Güzeldal Mehmet Yıldız

6 Nisan 2010 Salı

Yabancılara Türkçe Öğretmek...

Herkesçe beğenilen Avea 3G Modem reklamı kamera arkası.Özellikle Lugano'nun şaşırmaya çalıştığı sahneler son derece eğlenceli...

Fenerbahçe:1-0:Kayserispor

Maça klasik 11'yle çıkan bir Fenerbahçe ve Kayserispor vardı.Derbi galibiyetiyle gelen şampiyonluk şansınında etkisiyle Fenerbahçe maça fırtına gibi başladı.Derbiden daha hırslı gibiydiler.Fenerbahçe taraftar desteğinide arkasına alınca Kayserispor bu baskıyı kaldıramadı ve maçın hemen başında açıklar vermeye başladı.5 dakikada 3 pozisyon veren Kayserispor savunması daha sonra toparlandı ve maç rayına oturmaya başladı.Guiza'nın sakatlığı Fenerbahçe'de taktiğin oturmasını , topun rakip yarı alanda daha çok ayakta kalmasını e beraberinde de baskıyı getirdi , böyle Kayserispor'un daha çok hata yapmasını sağladı.Nitekim bunun sonucunda henüz 5 dakika sonra Gökhan Ünal'ın güzel golü geldi.İlk yarının kalanında Fenerbahçe topun hem kendisinde kalmasını sağladı hemde Kayserispor'u oynatmamaya çalıştı.Bunda da başarılı olunca maçın ilk yarısı karşılıklı etkisiz ataklarla tamamlandı.


İkinci yarı Lugano'nun şık kafa golüyle başladı.Bu gol Fenerbahçeyi daha da rahatlattı ve maç sadece bitirilmek için oynandı adeta.Ne Kayserispor farkı azaltmak için ne de Fenerbahçe farkı açmak için atak yaptı.

___________________________________________________________

Özer konusunda aramızda şikayetçi olmayan var mıdır acaba.Genç oyuncunun acı çektiği gün gibi ortada.Elinizde Vederson var , Deivid var , Ali Bilgin(her ne kadar Fenerbahçe'ye yakştırmasamda) yakın zamanda iyileşecek , bu şartlar altında ne diye Özer'e acı çektirmek istesinki bir antrenör?Zaten sakatlığı yüzünden(en azından ben öyle umuyorum) tam katkı sağlayamamakta , ikili mücadeleleri neredeyse hiç kazanamamakta , hatta öyleki -Alex'in veliahtı olarak görülen bu oyuncu- takımın en çok pas hatası yapan oyuncusu konumunda.Özer'e bu işkenceyi yaptıracağına , oraya daha az forma şansı bulan Vederson'u , Deivid'i koymayı -hem hırslı oynarlar hemde daha çok katkı sağlarlar- hiç biri olmazsa Emre'yi koymayı sola , ortada Mehmet Topuz'u oynatmayı neden düşünemiyor acaba Herr Daum?

Kayserispor takımını hiç beğenmedim.Futbol oynamaya değilde İstanbul'a turistik geziye gelmiş gibiydiler.Zaten genel olarak Kayserispor'un rakibi bozmaya çalışan ,defansif oyun anlayışını beğenmiyorum.Bu maçta da bunu fazlasıyla segilediler.Bunu yaptıkları 26 faul de gösteriyor.Makukula'nın karambolde yakaladığı pozisyon dışında pozisyonlarının olmayaşıda hücum konusunda çektikleri sıkıntıyı ortaya koyuyor.

Her zaman derler ; İngiltere'de oyuncuların daha fair olduğunu , sadece futbolu düşündüğünü.Dün , Middlesborough'dan gelen Shawky bu teoriyi çürütecek bir anlayış içindeydi.Pozisyonlarda ortamı sürekli germeye çalışması açıkçası benim sinirimi çokça bozdu.


Maçın Özeti

GALATASARAY-SİVASSPOR

Galatasaray, Fenerbahçe maçından sonra Sivasspor maçına çok farklı bir dizilişle sahaya çıktı.Kalede Aykut ile başladı,dörtlü savunmanın önünde tek libero, onların önünde dörtlü bir orta alan ve ileride tek forvet Keita olarak sahaya çıktı.Fenerbahçe maçından sonra Sivasspor gibi ligin en zayıf takım savunması yapan takıma karşı sadece 2 tane hücum oyuncusuyla çıkmak herkes tarafından çok garip karşılandı.
Maç başladığı andan itibaren Galatasaray sahaya çıkan onbiriyle topun kendinde kalmasını sağladı.Orta sahada bol bol pas yaptı ve nihayetinde Sivassporun gene savunma hatası ile Galatasaray Barış'ın ayağından bir gol buldu ve ilk yarıyı böyle bitirdi.
2.yarı başladığında Galatasaray'ın 2.golü bulması gerekiyordu,çünkü Galatasaray deplasman galibiyetlerinin hepsini en az 2 gol atarak kazanmıştı.Ancak işler hiçte öyle gitmedi,top Galatasarayın ayağında hiç kalmadı,bu da haliyle Sivasspor'un baskısını daha da arttırdı.Sivasspor dakika 65'den itibaren Galatasaray'ın sahasına hep uzun top attı,böyle gol atma şansı aradı,ta ki dakika 90+1 de Fenerbahçe maçında yenilen gol gibi uzaktan bir şut sonucu( bu sefer topu Aykut çeldi) defans oyuncularının Mehmet Yıldızı'ı unutmasının ardından skor 1-1 e geldi ve maç böyle sona erdi.
Fenerbahçe maçından sonra şampiyonluk ümidi azalan Galatasaray bu maç sonucu şampiyonluk şansını artık daha da zora soktu.