” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

19 Mart 2011 Cumartesi

TT Arena'da İlk Derbi Fener'in!

Merakla beklenen Fenerbahçe için serinin devamı niteliğinde ve şampiyonluk adına önemli bi maç Galatasaray içinse bir maçtan fazlası olan dev derbi Fenerbahçe'nin 2-1 lik üstünlüğüyle tamamlandı ve Fenerbahçe tarihe geçti.

Maça beklenildiği üzere Galatasaray saldırgan, Fenerbahçe ise kontrollü başladı. Fenerbahçe pas yapıp beklerinin kanat etkinlikleriyle gol ararken Galatasaray daha çok Kazım ve Baros'a atılan uzun toplar ve bu iki oyuncunun indirdiği toplardan pozisyon elde etmeye çalıştı ilk dakikalarda. Nitekim yine bir uzun top sonucunda Andre Santos'un amatörce hatasının da etkisiyle Kazım'ın golü geldi. Golden sonra Fenerbahçe gerginliği üstünden atamadı, çok pas hatası yaptı. Bu pas hatalarında hem Emre'nin sahada olmayışı hem de Cristian'ın sahada oluşu etkiliydi. Bir de gününde olmayan ya da sakatlığın etkisini hisseden Selçuk'un düşük performansı vardı. Galatasaray'da ise Cana, Alex'i tutma görevini üstlenmiş gibiydi, Fenerbahçe'nin göbeğindeki iki isim -Cristian ve Selçuk- hücuma "0" katkı verince Alex'in boşalttığı alanlardan sorun yaşamadı Sarı-Kırmızılılar. Niang'a kanattan da destek gelmeyince ilk yarıda Galatasaray savunması neredeyse hiç zorlanmadı.

İkinci yarıda Selçuk-Semih değişikliği vardı sahada. Amaç topu ileride tutmaktı. İkinci yarının başlarında işe yaramış gibi gözükse de, genel olarak maçın hakimiyeti yine Galatasaray'ın elindeydi. Her ne kadar çok önemli bir gole imzasını atmış olsa da Semih dün neredeyse hiç doğru pas atmayarak bana saç baş yoldurdu.

İkinci yarıda Galatasaray'ın sayılmayan 2 de golü vardı. Tam her şey iyiye gidiyor derken Semih'in golü geldi ve senaryo ortaya çıktı. O ana kadar üstün bir oyun sergileyen Galatasaraylı oyuncular bir anda "Yine mi yenilgi?" endişesine bürünürken, Fenerbahçe'de "Bu seferde kazanacağız." havası hakim olmaya başladı. Bu ortamın sonucunda da Alex'in golü geldi.

İki takımında form grafiği maçın sonucuna tesir eden en büyük etkendi. Önemli olan kötü oynarken de kazanmaktır uzun lig maratonunda. Fenerbahçe şampiyonluk yolunda ilerlemeye devam ederken, Galatasaray zor günlerine devam ediyor...

12 Mart 2011 Cumartesi

Uğraşmayın kaybedeceksiniz!!!

Şampiyonluk yarışının kızıştığı son haftalarda her zaman olduğu gibi aklına esen herkes bir açıklama yapma gereği hissetti.Öncelikll olarak Beşiktaş'a değinmek istiyorum.Hadi Trabzon ile Fenerbahçe neyse de sene ne oluyor be kardeşim!Her hakem hatasından sonra rakip olan Fenerbahçe'nin puan kazanamsıyla dahada fazla kızan ve sanki şampiyonluk yarışını sırf hakem hatası kaybetmiş gibi habire açıklamalar, federasyon eleştirileri, MHK'ya laf atmalar.Ya bu takımın şampiyonluk yarışının kaybetmesinde tek hata hakem mi?O çok eleştirelen ve eleştirilerinde hepsinin haklı olduğu Karabük maçı.Niye kimse Karabük cephesine bakmıyor?Evet buz gibi gol yenildi penaltı verilmedi.Karabük'ün de 2 penaltısı ve İbrahim Toraman'ın kırmızı kartlı atlandı.Bunlar hiç akla gelmiyor mu?Emin olun çoğu Beşiktaşlı 10 kişi kalacağına 1 farkla önde olmalarını asla tercih etmez.Bu oyun ve bu defans anlayışı ile düşünsenine forvette Emenike gibi nam-ı değer canavar 10 kişi kalan Beşiktaş'ı yer bitirirdi.Geçen haftaya bakalım Trabzon maçı 1o kişi kalan Trabzon karşısında orta sahaya hakim olması gerekirken 10 kişilik Trabzon'a kaptırdı ardından orta sahanın olmayışı ile Sivok'un çarasizliği ile Beşiktaş'ta 10 kişi kaldı ve maç kaybedildi.Bu ve bunun gibi hataların yapıldığı birçok maçın hepsinde hakem mi suçluydu?O zaman çıksın Galatasaray'da açıklama yapsın.Sezonun ilk maçlarında birçok hata yapıldı aleyhinde.Deplasmanda Karabük maçı hatalı penaltı,ASY'de Bursa maçı Volkan Şen'e es geçilen kırmızı kart ve daha nicesi.Onun için önce herkes kendi içine baksın bırakın şu hakemlerle uğraşmayı.Siz uğraştıkça onlar sizin maçlarınıza daha stresli çıkıyor ve o stresle hata yapma olasılığı daha fazla artıyor.

Trabzon'a bakıcak olursak sezon başındaki puan kayıplarının sebebi ilk yarı ve devresinde de açıklamalara devam edilen gene penaltı polemiği.Bakın Fenerbahçe psikolojik baskı yaratma konusunda bu işleri gayet iyi yapan bir kulüp.Eğer sizin tek hedefiniz şampiyonluksa ki öyle zaten bu oyunlara gelmeyeceksiniz bu polemikleri devam ettirmeyeceksiniz.Siz 27 senedir şampiyonluğa aç bir kulüpsünüz bırakın uğraşmayın futbol dışı unsurlarla.Ama gün geçtikçe bunlarla uğraşamaya devam ediyorlar.Sadri Şener çok ama çok çabuk galeyena geliyor.Fenerbahçe'nin her galibiyetinde sonra bir açıklama yapıyor sonra özür diliyor.O bile ne yaptığını bilmiyor bence.En başta onun susması lazım.Herkesi sukünete davet etmesi lazım.Tamam tabiki hakkını yedirmesin ama laflarını ölçüp biçip yeri ve zamanında konuşsun.Oyuncuların ve taraftarın stresini daha fazla artırmasın.Eğer bu polemiklerle uğraşmaya devam ederlerse kaybeden taraf olmarı içten bile değil.

Fenerbahçe için ise her şey onların istedikleri gibi gidiyor.Takım gayet iyi ilerliyor.Psikojik olarak bana göre en rahat takımlar ve bu polemiklerden asla yorulmazlar.Onun için onlar şu an sadece kendi takımları yönetmiyorlar diğer takımlarıda psikojik olarak yavaş yavaş yıkıyorlar.