” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

24 Haziran 2011 Cuma

Gurur Verici 2011 NBA Draftı

2011 Nba Draft'ı bu sabaha karşı sona erdi. Gururumuz Enes Kanter beklenildiği üzere 3. sırada Utah Jazz tarafından seçildi ve bir diğer temsilcimiz Mehmet Okur ile aynı formayı paylaşma fırsatını yakaladı.

Baba mesleği gereği Zürih'te dünyaya gelen Enes Kanter, daha sonra aynı neden ötürü Van'a yerleşti. 2003'te bir şampiyona'da sergilediği performansla Ülkerspor'un dikkatini çekti ve 7 bin dolar karşılığı bu takıma transfer oldu.

Fenerbahçe-Ülker birleşimi sebebiyle kulüp değiştiren Enes Kanter fiziğiyle dikkat çeken bir oyuncu. 2008'de U16 Avrupa Şampiyonası'nda 8 maçta 22.9 sayı ve 16.5 ribaund ortalamasını yakalayarak en değerli oyuncu seçildi ve Fenerbahçe Ülker A takımına yükseldi. İlk lig maçına Kepez Belediyesi karşısında çıkan Enes Kanter 8 sayı kaydetti bu maçta. Aynı sezon Euroleague'de de ALBA Berlin'e karşı forma şansı buldu.




2009'daki U18 Avrupa Şampiyonası'nda ise bu kez 19.6 sayı ve 14.6 ribaund ortalamasıyla yine turnuvanın en değerli oyuncusu seçildi.

Daha sonra Fenerbahçe Ülker ve Olympiakos tarafından profesyonel olarak kontrat teklifleri geldi. Ancak Enes'in tek bir düşüncesi vardı, hem eğitimini sürdürmek hem basketbol oynamak. Bununda tek yolu vardı, NCAA. Bu yüzden de bütün kontratları reddetti ve Kentucky'e gitti. Ama Fenerbahçe Ülker'de oynadığı lig ve Euroleague maçları ile kulüpten aldığı prim vb. paralar nedeniyle yeni NBA kuralları gereği profesyonel oyuncu statüsünde gözüktü ve amatör oyuncuların önünü açmak isteyen federasyon tarafından NCAA'de oynamasına izin verilmedi.

Enes Kanter, Nike Hop Summit organizasyonunda Dünya Karması-ABD Karması maçında benchten oyuna girdi. 24 dakika sahada kalmasına rağmen 34 sayı ve 13 ribaundluk performans gösterdi. Bu başarısıyla ayrıca daha önce 33 sayıyla Nowitzki'ye ait olan rekoru da kırdı.




Şimdi ise Utah Jazz'de. Derrick Favors, Kirilenko, Cj Miles, Memo ve Paul Millsap ile forma savaşında. Ama iddaalı. Öyle ki draft öncesi açıklamalarında: "Bir çok yıldız oyuncunun birleşimiyim ben. Kontrat imzaladığım takımı çok rahat play-off'a taşırım. Beni alan takım hiç pişman olmaz." demişti.

Dip not: Bir bilgi de ekleyeyim; Enes Kanter şimdiden gelecek planları da yapmış. Bir röportajında Amerikan Güreşi'ni (Smackdown) çok sevdiğini ve basketbol kariyerinin sonunda Amerikan Güreşi'nde boy göstermek istediğini belirtmişti.

2011 NBA Draftı

1) Kyrie Irving - Cleveland Cavaliers
2) Derrick Williams - Minnesota Timberwolwes
3) Enes Kanter - Utah Jazz
4) Tristan Thompson - Cleveland Cavaliers
5) Jonas Valancinuas - Toronto Raptors
6) Jan Vesely - Washington Wizards
7) Bismack Biyombo - Sacramento Kings
8) Brandon Knight - Detroit Pistons
9) Kemba Walker - Charlotte Bobcast
10) Jimmer Fredette - Milwaukee Bucks

22 Haziran 2011 Çarşamba

Şampiyon Transfere Hızlı Başladı

2010-2011 Beko Basketbol Ligi şampiyonu Fenerbahçe Ülker lig biter bitmez kadrosunu 2 yıldız oyuncuyla güçlendirdi. Cibona Zagreb'den Bojan Bogdanovic ve Partizan'dan James C. Gist seneye Fenerbahçe Ülker formasını terletecek.

Bojan Bogdanovic


Öncelikle gözümüze çarpan şey tabii ki yaşı. Henüz 22 yaşında ve genç yaşına rağmen geçen sene Cibona Zagreb onun eline bakıyordu. Ülkemizdeki şampiyonada Hırvatistan'da Ukic ve Tomas'tan sonra en çok süre olan isimdi genç oyuncu. Şutör bir oyuncu, 3 ve 4 numarada oynayabiliyor. Potaya inebiliyor ama savunması yeterince sert değil. Euroleague'de 10 maçta 18 sayı, 3.5 ribaund, 1.8 asist ve 1.7 top çalma istatistikleriyle oynadı geçen sezon.

James C. Gist



Kişisel olarak çok enteresan bir oyuncu Gist;

Baba adı: James C. Gist, Dede adı: James C. Gist

ve gayriresmi yerlerde ismi James C. Gist III olarak geçiyor. Osmanlı hanedanından gibi...

Bizlere olan aşinalığı bununlada sınırlı değil. Gist, Adana doğumlu. Babası, Adana İncirlik Hava Üssü'nde görevli bir askerdi ve görev sırasında dünyaya geldi. Türkiye'de doğan ilk Amerikalı kendileri.

Gelelim basketbol kısmına işin;

4 ve 5 numarada oynayabiliyor Gist, atletik bir yapısı var. Bu açıdan James White'ı anımsatıyor bize. Taraftarlar tekrardan heyecan verici smaçlara tanıklık edebilir Gist sayesinde. Sert bir savunması var, pota altını karartan bir yapısı. Geçen sezon Euroleague'de 11.4 sayı, 6.9 ribaund ve 1.6 asist ortalamasıyla oynadı.

Muhtemel gideceklere bakacak olursak ;

Benim aklımdaki isimler; Jasikevicius, Kinsey ve Sean May.

Jasikevicius, kendisinden beklenen performansı ortaya bir türlü koyamadı. Zor zamanlarda tecrübesiyle katkı sağlamak yerine vurdumduymaz tavırlarıyla çıldırttı. Yüksek ihtimalle gelecek sezon takımda olmayacak.

Kinsey, taraftarların sevdiği bir isim ve de yararlı bir oyuncu takım adına ama yönetimle anlaşmazlıklar yaşadığı ve ayrılacağı dedikoduları var.

Sean May, Galatasaray Cafe Crown serisindeki 2 maç dışında sadece yer kapladı adeta. Vidmar sakatlığı sonra acele bir transferdi ve beklenen verim alınamadı.

13 Haziran 2011 Pazartesi

Galatasaray Değerlendirmesi





Sezon sonu değerlendirmelerimize Galatasaray ile başlayalım.Bu sezon ligde yaşanılan hezimet,bunun getirdiği psikolojik etmenlere daha sonra değinilelim.Öncelikle başkan seçimi ile başlayalım.Seçimlerde başkan adayları adaylıklarını açıklarken daha ilk anda favori olan tek isimdi.Favori olmasının en büyük nedenide tabiki arkasındaki lise.İnan Kıraç gibi bir duayenin onu ortaya atması bütün liseyi bir anda arkasına almasına sebep oldu.Diğer adaylara gelince Turgay Kıran iyi niyetle başkanlığa adaylığını koydu, onun amacıda seçimlerde Canaydın kanadının oylarını toplayarak seçimde varlık göstermekti ama olmadı.Hatta yönetime geldiğinde alacağı isimleride açıkladı ama o da tutmadı.Mehmet Helvacı ise herkes tarafından bence antipati toplayan bir isimdi.Açıkçası böyle bir insanın Galatasaray gibi kulüpte başkan olmasını hiç ama hiç istemezdim nitekim kimsede istemedi ve en düşük oyu aldı.




Şimdi Ünal Aysal'ın yaptığı açıklamalar ortaya koyduğu projeleri ele alırsak herkes Ünal Aysal'ın büyük para gücü ile büyük işler yapacağı düşüncesinde transfer olsun,borçlar olsun.Bakın bizim ülkemizde ne kadar çok profesyonel düşünürseniz,duyguları ikinci plana atıp ortaya mantık ilkerini koyarsınız başarısız olursunuz.Buna başkan bazında değilde teknik direktör bazında da bakabiliriz.Rijkaard,Skibbe,Schuster vb...Bu adamların bir futbol felsefesi var ve onu ortaya koymaya çalışıyorlar bunun için uğraşıyorlar.Ama bizim zihniyetimizde şu var Rijkaard iki maç üst üste 2 maç yenilince ortaya konan düşünce 'Bu adamın bir B planı yok' ya kimden bahsediyorsunuz ya Barcelona'nın şu ekolünde önemli bir paya sahip olan adamdan bahsediyoruz.Adam bir plan üzerinde ısrar ediyor ve bunu hiçbir koşulda bırakmamayı amaçlıyor.Yani ortaya koymak istediğim şu bizim ülkenin şartları duygu ön planda,profesyonellik yok.Şimdi Ünal Aysal'a gelince her şeyi duygudan arınmış biçimi ile ortaya koyuyor.'Ben futboldan anlamam,futboldan anlayanı anlarım' bunu hiçbir başkandan duymamıştık daha önce, gerçekten oldukça şaşırtıcı bir durum.Bunun yanında Galatasaray'ın gelecek 10 yıl içerisinde borçlar ile ilgili olan bir mali durumu ortaya çıkaracak,fikir atacak bir komisyon kuruldu.Bunlar önemli şeyler ama Türkiye şartlarında ne kadar tutar onu göreceğiz.Çünkü hiçbir başkan futboldan anlamam diye bir açıklama yapmaz bizim ülkemizde herkes herkesten anlayacak böyle bir durum var.Umarım kendiside düşünceleride Türkiye'e şartlarına uyum sağlar ve böyle profesyonel düşünen bir insanıda kaybetmeyiz.




Gelelim şimdi sahaya.Fatih Hoca geldi.Bence takımın geçen seneki psikolojik durumunu en iyi şekilde atlatmasına yardımcı olacak tek adam denilebilir.Yardımcılıklarına Ümit Davala,Hasan Şaş ve Tafi getirildi.Beni okuyanlar bilir benim en çok burada sevindiğim adam Tafi'dir, çünkü benim gelecekte inandığım insanların başında gelen Ufuk Ceylan için.Gerçekten Ufuk için son şans Tafi'den öğreneceği çok ama çok şey var.Kendine bembeyaz bir sayfa açıp Tafi ile yeniden başlamalı.


Bu sezon ve gelecek sezon için konuşucak olursak Fatih Hoca bile olsa bu sezon bu takımdan şampiyonluk beklemek hayalcilik olur.Gerçekten bu sene yaşananlar kolay kolay unutulmaz.Elde imkan olsa birkaç futbolcu dışında takımın tamamı değişse yeridir.Bu sezon yapılanma gerçekten çok önemli gelecek-gidecek oyuncular.Gelen oyuncuları bir ele alırsak Selçuk İnan.Yani geçen seneki orta sahaya bu adam geldiği için ne yapsak az kalır.Orta sahaya çok şey katacağı kesin.Ama yanına gelecek oyuncuda önemli.Ama Selçuk transferini asla yanlız kalmamalı aksine yanına 1-2 adam daha alınmalıdır(Ceyhun Gülselam hariç).Elmander'e gelecek olursak fiziğine göre ayak hakimiyeti iyi olan bir oyuncu,bitiriliciğilide var.Baros'un gitmeyeceğini düşünürsek ve bir tane daha oyuncunun geleceğini hesaba katarsak iyi bir transfer.Son olarakta Ceyhun Mehmet Topal'ın bana göre bir alt versiyonu ama gelişme gösterecek bir oyuncu hoş eline Şenol Güneş gibi fırsat geçmişken kendini fazla geliştiremedi ama Fatih hocanın onu değiştirmesi çokda zor olmaz.

Şuna değinmeden geçmeyeceğim bu yönetimin futbol kadar olmasada alt branşalara en az futbol kadar yatırım yapmasını istiyorum.Çünkü bu dönem içimde Fenerbahçe'nin çok gerisinde kaldık.Eskiden bizde olan üstünlük son 10 yıldır onlarda.Ayrıca en önemli dileğimizde tabi ki Gs Tv'nin açılması.Transfer yaparak bu sözünü unutma başkan.Çünkü benim gibi herkes inat etmiş durumda Gs Tv açılana kadar para vermeyecek çünkü ona verilecek para ile insan gider Galatasaray Store'den kendine başka şeyler alır.Alt branşların GS-Fb maçlarını istemeye istemeye Fb Tv'den izliyoruz lütfen bu durumu ortadan kaldırın lütfen.










5 Haziran 2011 Pazar

İstediğimizi(!) Aldık..

Bence rezillik.. Evet tam anlamıyla rezillik! Tabii ki biz üst düzey milli takıma sahip ülkelerden biri değiliz ama kesinlikle Belçika deplasmanında 1 puana sevinecek kadar düşük bir takım da değiliz. Bu Belçika'nın bizden daha kötü olduğu gibi bir iddaa ortaya koymaya çalıştığımı göstermesin sakın. Belçika yabana atılacak bir takım değil, çok kaliteli, etkili ve en önemlisi genç isimleri var. Ancak özellikle utanç verici Azerbaycan ve berbat bir futbol sergilediğimiz Almanya yenilgisinden sonra burada amacımız 1 değil, 3 puan olmalıydı. Bizim takımımız hangi koşulda olursa olsun kendisiyle denk bir takımın deplasmanında 1 puana sevinmemeli.

Maça gelirsek; mücadeleci hücum hattımız vardı. Burak-Kazım-Arda 3'lüsü Belçika savunmasını çok zorladı. Ama orta sahadan gerekli destek gelmedi. Bu desteği Emre-Selçuk İnan ikilisi vermeliydi ki tahminen Hiddink'in kafasında da bu vardı. Bu desteğin gelmemesinin nedeni ise ikilinin oynadığı takımlar. Emre bütün sezon Alex'in, Selçuk da bütün sezon Jaja'nın arkasında oynadığı için ileriye çıkma konsantrasyonları henüz oluşmadı. Çünkü bütün sezon boyuncu iki oyuncuda kendi takımlarında önlerinde oynayan hücum gücü yüksek savunma gücü zayıf oyuncular nedeniyle hep tedbirli ileri çıktılar.

Selçuk İnan'a ayrıca değinmek istiyorum. Transfer spekülasyonları sonrası kafası çokça karışmış olacak ki beklenen performansı veremedi. Orta 3'lüde gereken dinamo özelliğini sahaya yansıtamadı. Ancak yakın zamanda toparlanacağına eminim.

Sabri iyi bir oyuncu. Ama bu maçta kesinlikle Gökhan'ın yokluğunu hissettik.

Çağlar yanlış tercihti. Henüz tam hazır değildi. Nitekim yaptığı basit hatadan yedik golü.

Takımımız iyi, ancak bu oyunla zor. Takım olmadan bir şeyler başaramayız. Sistem-oyuncu uyumu var ama oyuncular arası uyum henüz yok ve henüz tam randımanla oynayamıyoruz(sakatlık ve sezon sonrası nedenlerden).

Hiddink'e gelirsek, büyük ihtimalle gidecek, gitsin de. Ersun Yanal daha iyi bir tercih olabilir Milli Takım için...

3 Haziran 2011 Cuma

Sistem,ruh ve final



Her insan gibi işler kötü gidince insanın bir şey yapası gelmiyor.Aynısı yazı yazmak için olsada gerek.Ama son iki gündür bizleri yazı yazmaya teşvik eden olaylarda olmuyor değil.Misal Galatasaray Cafe Crown.Gerçekten ortaya konulan mücadele takdire şeyan.Sezon başında Oktay Mahmudi'nin gelişi bir gözde futbol transferi gibi insanı heyecanlandırmıştı (en azından benim açımdan öyle).Alt branşların önemsenmediği ve spor kültürünün sadece futbol üzerinden değerlendirildiği sadece Fenerbahçe'nin takım olarak başarıları ile akla gelinen alt branşlar için bu transfer basketbola taraftarın daha fazla ilgi duyacağının açık bir göstergesiydi.Sezon başından beri oynanan sistemli ve düzenli bir basketbol , eskiden olduğu bir siyahi oyuncunun gelipte 30 sayı atarak maç kazandırmasına karşı olan bu seneki düzen Galatasaray taraftarının bu sene futbol takımındanda bekledeği önemli bir şeyi ortaya koyuyordu.Takım olmak ve bununla beraber gelen o ruh.






Sezon başından beri içerideki hemen hemen bütün maçların kazanılması (2 mağlubiyet var galiba Olin ve Antalya diye hatırlıyorum) deplasmanlarda da aynı performansı sergilenmesi gün geçtikçe Beşiktaş'ında play-off larda yenilmesi ile finale olan inanç daha da arttı.Sezon başında akıllarda olmayan bu sezonu geçiş sezonu olarak görülüp sağlam temeller atma fikri sadece bunlarla sınırlı kalmayıp takımı finallere kadar getirdi.Bu durum öyle bir aldı ki bayan basketbol final serisinde bile salon bu kadar dolmamıştı ve rakip Fenerbahçe idi.Banvit yarı final serisinde salonun tamamına yakının dolması kimsenin beklemedeği bir hadise idi ve salonda Abdi İpekçi idi yani Galatasaray taraftarının oraya pek sıcak bakmadığı bir mekandı.






Bu tür olaylarla final serisi geldi çattı.Valla bir taraftar olarak bakarsam şampiyonluğa inancım tabi tam ama hani o klişe laf var ya genelikle futbol için söylenir ama basketbolun gerçekleri ile bakarsak favori Fenerbahçe.Sonuçta karşınızda bir Euroleauge takımı var ve bu takım çalkantılı bir sezonda geçirse Efes'i eleyerek gelmiş hem de 3-0.Bu arada Efes'e değinmişken Banvit'e değinmemekte olmaz.Gerçekten Oktay Mahmudi'nin de dediği gibi ''Bu takım bu ligin renklerinde biri değil ana rengi''.Başlarında çok önemli bir koç ile çok doğru şeyler yaparak ilerliyor ve kaliteli basketbol oynuyorlar.Bu sene Genç Banvitlilerin gelmesiye lige Banvit açısından önemli bir değer katılacağı kesin.