” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

24 Ağustos 2011 Çarşamba

Marsilya 2011-2012 Forması


Tuttuğum takım dışındaki formaları pek sevmem aslında. Chelsea'nin beyaz, Real Madrid'in siyah ya da Roma'nın klasik kırmızımsı forması dışındaki formalara da pek ilgim yoktur açıkçası. Ama bu bir şahese bana göre. Adidas gerçekten de bir forma yaratmış Marsilya'ya...


Dizayn açısından biraz Fenerbahçe'nin 100. yıl altın sarısı forması tarzında ama renkler daha hoş ve göz alıcı. 3. forma olması sebebiyle bulmak biraz zor olacaktır ancak koleksiyonluk bir forma ve dışarı çıkarken de giyebilmek isteyen ya da güzel bir yabancı kulüp forması arayan okurlarıma şiddetli tavsiyemdir.

20 Ağustos 2011 Cumartesi

Porto Ve Transfer Harikaları



Bayağıdır yazı yazamıyorduk haliyle ÖSS olunca dershaneydi,ders çalışmasıydı...Bunun için şimdiden özür diliyoruz.2 gün önce Ntvspor'da haberleri dinlerken Falcao'nun transferini dinledim.4 milyon euroya alış, 38 milyon euroya satış.Bu transferde hangi açıdan bakarsak bakalım her yönüyle olumlu bir transfer örneği(oyuncunun Atletico'ya gidip orada ne yapacağını ayrı tutuyorum).Oyuncunun maksimumu verim verip maksimum bir para ile gitmesi,kulübe sağladığı maddi katkı,karlılığın patlama yapması vs.Porto'dan böyle hamlelere alışkınız aslında.Bazı oyuncuları yazacağım birazdan ama önce bir temenni mi desek, dua mı desek ona siz karar verin şunları yazmam lazım.Bir kere herkesin yani Türk futbol adamlarının Simon Kuper'in Futbolun Şifreleri kitabını okumaya davet ediyorum bu bence yasa olsun,sonra bütün Türk alt yapıları ekiplerini scoutlarını, Porto'nun scout ekibini örnek almaya, ayrıca acilen klonlanmayı bulup Porto'nun scout, alt yapı direktörlerini klonlamaya ve bizim Türk takımlarınıda yarım etmeye davet ediyorum.Gerçekten bu çok büyük başarı.Gelecek gördükleri her oyuncuyu minumum değer almak, maksimum verim alıp onu olduğu yerde mutlu etmek ve onu daha iyi parayla başka kulübe satmak.Bunu artık bizim ülkemizde de görmek istiyoruz lütfen.






Bu da Porto'nun birkaç oyuncunun verilen para, sattığı kulüp ve ele geçen paranın küçük bir tablosu




Alış Bedeli Satış Bedeli Takım

Pepe 1 milyon Euro 29 milyon Euro Real Madrid






Lisandro Lopez 3 milyon Euro 20 milyon Euro Lyon






Carvalho Bedelsiz 22 milyon Euro Chelsea(sonra Real Madrid)






Bosingwa 1 milyon Euro 19 milyon Euro Chelsea






Anderson 5 milyon Euro 21 Milyon Euro Manchester United

12 Ağustos 2011 Cuma

Ak Koyun Kara Koyun!

Yıllardır ülkemizde bir tartışma söz konusu; bir kısım ülkemizin Avrupa'da söz sahibi olduğu, diğer bir kısım ise, tek senelik geçici başarıların (Galatasaray'ın UEFA Kupası'nı alması, Beşiktaş'ın UEFA'da yarı final oynaması, Fenerbahçe'nin Şampiyonlar Ligi'nde yarı final oynaması, Milli Takım'ın 2008 Avrupa Şampiyonası ve 2002 Dünya Kupası 3.lüğü) Avrupa'da sadece isim duyulmasına yardımcı olduğu ama bir sükse yaratmadığı görüşünde.






Yunanistan'da şike yaptığı tespit edilen Olympiakos Volou ve FC Kavala takımları küme düşürülmüştü. Daha sonra Tahkim Kurulu'na yapılan itirazla iki takımında yeni sezonda (-) puanlarla başlayarak 1. ligde devam etmelerine karar verildi. UEFA ise Avrupa Ligi'nde mücadele eden Volou takımını 5 yıl süreyle turnuvalardan men etti. PSG ile eşleşen Volou'nun yerine de Lüksemburg ekibi Differdange ekibi atandı.

Benzer bir durum bunda yaklaşık 4 sene önce de olmuştu. Ancak bu kez isimler daha büyüktü. İtalya'da Juventus küme düşürülmüş Milan ve İnter'in de aralarında bulunduğu bir kaç ekip ise lige (-) puanla başlatılmıştı. Milan o sene UEFA'dan herhangi bir ceza almamış hatta o sezon Şampiyonlar Ligi şampiyonu da olmuştu.






Şimdi aynı durumla bizim kulüplerimiz karşı karşıya. Muhtemelen bizde de takımlar (-) puanlarla lige başlayacak. Ama bakalım Beşiktaş, Fenerbahçe ya da Trabzonspor (hangileri ceza alırsa artık) UEFA'dan da ceza alacak mı?

Bakalım Avrupa'da önemli bir noktada mıyız, değil miyiz?

11 Ağustos 2011 Perşembe

Süper Lig'de Mor Menekşe



Bir Ordulu olarak merakla bekledim dünkü Ankaragücü maçını, bir çok flaş transfer yapan Orduspor'u, saçma hazırlık maçlarında kimlerin oynadığı belli olmayan çakma Orduspor'u değil gerçek Orduspor'u izlemek için.

Maça kısaca değinmek gerekirse, ilk 10 dakika ve son 20 dakika haricinde Orduspor bu ligde bir şeyler yapacakmış izlenimi verdi bana. Özellikle belli anlardaki yoğun tek pas trafiği, bir çok transfer yapmış, lige yeni yükselmiş bir takımdan ziyade, oturmuş kadrosuyla 3-4. senesine giren takım izlenimi verdi ekran başındakilere.

Ancak takım savunmasında ciddi zaaflar var. Aslında bu birbirleriyle yeni oynayan oyuncuların çokluğu nedeniyle normal bir durum ama, kadroyu takım savunması konusunda kaynaştırmak için Metin Diyadin'in çokça çaba harcaması gerekiyor. Eğer ligler öngörülen tarihte başlamış olsaydı ve ligin ilk maçında Orduspor; Galatasaray, Beşiktaş, Fenerbahçe ya da Trabzonspor'dan biriyle karşılaşmış olsaydı, kalelerinde 3 ya da 4 gol yemeleri kuvvetle muhtemeldi. Hücumda ise hızlı bir oyun var. İbrahim Şahin istekli ama yetersiz geldi bana. Hantal bir görünümdeydi.






Yaklaşık 14 transfer var Orduspor'da ve bunların hepsi de önemli isimler. Kısa kısa değerlendirmek istiyorum ;

Saso Fornezzi : Ağır bir eleştiri olabilir ama bence çok gereksiz bir transfer. Yabancı sınırını da göz önüne alırsak Fevzi zaten yeterli bir kaleciydi.

Miguel Garcia : Gökhan gönül kıvamında, bek oynamasına rağmen takımını hücuma kaldırabilecek bir oyuncu. Tecrübesiyle birlikte bu sezon ligde çok dikkat çeker.

Gosso : Monaco ve Fildişi Sahili kariyerini görünce insanda güven oluşuyor ancak bekleyip görmek lazım. Orta sahada savunmayı toprlayabilirse yararlı olur.

Banahene : Soru işaretleri var bu oyuncuda elbetteki. Yeterli mi görmek lazım.

Zijler : Hızlı bir oyuncu, istekli ama Ribeiro'dan formayı kapamaz görüşündeyim, bu şekilde de onu da gereksiz buldum.

Yalçın Ayhan : Bana göre çok iyi bir transfer. Türk stoper açısından nokta transfer bile diyebilirim. Ankaragücü maçında da bana güven verdi.

Hakan Özmert-Onur Tuncer : İki oyuncuyu birlikte yazdım çünkü ikisi de aynı tipte oyuncular, yerli rotasyonu açısından ikisi de yararlı olur, tereddüt etmeden ilk 11'e koyabileceğiniz futbolculardan.

Ribeiro : Ofansif anlamda yetenekli bir oyuncu. Ama 4-3-3 futbolcusu, savunmaya yardım etmiyor. Bunun sıkıntısı Ankaragücü maçında yaşandı.

Dalmat : Garcia-Dalmat ikilisi sağ kanatta bu sene çok acı çektirir rakiplere. Her pozisyonda orta şansını yaratıp iyi toplar kesmesi gerçekten etkileyici ve zor bir özellik.

Nickenig : Duyumlara göre "kasap" tabirinde bir oyuncu. Yalçın ile anlaşabilirse elbette ki yararlı olur.

Culio : Takımın orta sahasında "beyin" görevi verecek sanırsam Metin Hoca. Tekniği yüksek mücadeleci bir oyuncu, kesinlikle takımı ileriye taşıyacaktır.

Abdurrahman Dereli-Murat Kalkan : Sağ bek ve sol bek rotasyonları açısından yapılan transferler. Kadro derinliği için olumlu bir hareket.

Bu 14 transfere rağmen bir 15. ye hala ihtiyaç var ki o da forvet. Yerli bir forvet bulunabilirse Orduspor'u iyi bir sezon bekliyor.

Ancak çok fazla yabancı transferi var ve bu ilk 11'i kurarken zorluk çıkartıyor. Beklediğim 11 ise :

Fevzi- Miguel Garcia, Yalçın, Numan, Selçuk, Hakan, Gosso, Culio, Dalmat, Ribeiro, Transfer(Yabancı)

Yerli transfer yapılırsa ya da İbrahim Şahin oynarsa, Numan'ın yerine Nickenig oynayabilir. Ancak bu yabancı rotasyonunda benim kafamda Fornezzi'ye maalesef ki -iyi bir kaleci de olsa- yer yok.

10 Ağustos 2011 Çarşamba

66



Seninle olan hikayemiz çok güzel başlamıştı aslında.Boleslav maçında herkese göstermiştin zekanı,yeteneğini,azmini,hırsını.Sonraki sezonlarda performansını daha da geliştirmeye daha da ilerletmeye başladın.Ama ne olduysa herşey bu kaptanlık mevzusu yüzünden çıktı.Sana bu ülkede 22 yaşında koskacaman bir sorumluluk yüklediler ve seni tek başına bıraktılar(Seninde bu işte yanlışların var ama onlara girmeyelim).Yanlız başına kimle,neyle, nasıl uğraşacağını şaşırdın.Bir de bunun üstüne sakatlık belası gelince iyice zor bir durum aldı.Bence gitmen iyi oldu.Çünkü sen burada psikolijik olarakta çok büyük yara alacaktın.Kendini iyi bir lige ve oyunda ki sorumluluk açısındanda iyi bir takıma attın.Biz sana darıldık,sen bize darıldın.Bizim haklı olduğumuz şeylerde vardı,senin haklı olduğunda şeylerde.İnşallah orada mutlu olursun ve oradan daha yüksek takımlara gidersin.Güle güle Koca Kafa...

5 Ağustos 2011 Cuma

Çelişki



Fatih Terim'in gelişi ile konuşulan iki konudan biri Cana ve Culio'nun performansıydı.Herkes performanslarının artacağı yönde hem fikirdi.Fakat önce Cana'yı kaybettik,bugünde Culio'yu.Orta saha lazım diye aranan, çok para harcamak istemiyoruz deyip eldeki adamları gönderen teknik heyet neden bu oyuncuları gönderiyor anlam vermiş değilim.Hayır gönderilen adamların gitmeyi hak etse gam yemeyeceğim.Cana geçen sene orta sahanın üzerine toprak atılıp mezar taşı dikilmiş halinde hala yüreğini koyarak oynamaya çalışan bir adam.Culio ikinci yarının tek iyi adamı.Forma için sonuna kadar mücadele eden bir adam ve o kötü sezonda bunun yanında iyide oynayan biri.Ama onlar gidiyor,Ayhan denen adam kalıyor.İşte en büyük ve asıl çelişki burada.Her maç mücadele ediyormuş gibi tribüne çağırılınca armayı öpen, armanın manevi varlığından bile haberi olmayan adam takım içi arkadaşlık,ağabey ayağına takımda tutuluyor,gösteriş yapmadan harbiden yüreği ile mücadele edenler takımdan yollanıyor.






2000 ruhundan bahsediyorlar,onu geri getirmeyi çalışıyoruz diyorlarda o ruhu sadece arma için mücadele edenlerle mi sağlayacaklar yoksa,sadece göz boyamaya yarayan, takımın için anlam ifade etmeyen adamlarla mı merak ediyorum?Takım hakkında her şey iyi,güzel günler yakında diyoruz ama bu gelişmeler bize bir kere daha düşünmeye zorluyor.