” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

25 Mayıs 2011 Çarşamba

KOCAMAN Şampiyonluk!

(Şampiyonluk kutlamaları ve sonrasında gelen yorgunluk nedeniyle yazıyı yazmam zaman aldı, öncelikle bunun için özür diliyorum.)

2010-2011 sezonunun son haftasında Sivasspor'u 4-3le geçen Fenerbahçeşampiyonluk ipini göğüsledi. Son dakikasına kadar heyecan fırtınası gibi geçen bir lig izledik ve hem Fenerbahçe'ye , hem de Trabzon'a sonsuz teşekkürler.

O kadar çok söylemek istediğim şey var ki nereden başlayacağımı bilmiyorum. Öncelikle takımın tepesinden Aykut Kocaman'dan başlayalım. Sezon başından beri sonuna kadar güvendiğim -ki buna Young Boys ve Paok maçları da dahil- Aykut Kocaman bu güvenimi boşa çıkarmadı ve şampiyonlukta en önemli rolü üstlenerek tarihe adını yazdırdı.

Peki ne yaptı Aykut Kocaman?

- Fenerbahçe'yi Fenerbahçe gibi oynatmaya başladı. Geçen seneki Daum takımından alıştığımız kapanan Fenerbahçe gitti, yerine hücumu düşünen, büyük takım gibi oynayan Fenerbahçe geldi.

- Hedefler dahilinde transferler yapıldı. Hızlı, ayağına hakim yani Lugano'yu tamamlayacak stoper gerekliydi, Yobo alındı. Süratli, çabuk, kaleye gidebilen, adam eksiltebilen kanat oyuncusu gerekliydi, Dia ve Stoch alındı. Vederson gidince yerli bir sol bek gerekliydi, Caner alındı -sol bek olmasa da-.

- Okan ve Gökay'a şans verdi. Gençleri hırslandırdı.

- Form düşüklüğü yaşayan ya da kaybedilme noktasına gelen futbolcuları kazandı. Alex, Santos, Selçuk, Mehmet Topuz, Guiza, Stoch...

Aykut Kocaman Fenerbahçe'yi kaldıramaz dediler, bugüne kadar ne yapmış ki bu koltuğu hak edecek dediler, eksiklerle dolu çıksa da kaybedilen Avrupa sonrası takımı rezil ediyor dediler. O ise her zaman ki sakin kişiliğini korudu, gereken cevabı da sezon sonunda verdi.

SEN BİZİM KOCAMAN GURURUMUZSUN

Gelelim Ordinaryus'a, Alex'e...

28 gol 13 asist... Hem gol hem asist kralı olmak, dile kolay... Sezon başında herkes eleştiriyordu onu, ben de eleştiriyordum. Ama haklıydık da, eleştirilecek bir performansa sahipti. Ama gene yaptı yapacağını Ordinaryus, utandırdı gene hepimizi. Aldı koca takımı sırtına koşturdu bütün bir 2. yarı boyunca. Aykut Kocaman'ın payı da vardı bu performansta. Kocaman bir alkış bu 2 isme o zaman...

Herkesin emeği var bu şampiyonlukta, 3060 dakika oynayıp bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini kıskandıran Mehmet Topuz'un da , 46 dakika oynayan Guiza'nın da. Kritik gollere sahip Santos, sağ kulvarın fatihi Gökhan, geçit vermeyen Lugano-Yobo ikilisi, kalesini gole kapayan Volkan, Emre, Selçuk, Stoch, Niang... Hepsinin emeği var şampiyonlukta, hatta Cristian'ın bile.

Fenerbahçe yönetimine, taraftarına, futbolculara, teknik ekibe, yardımcılara hepsine KOCAMAN bir alkış benden, sonuna kadar hak ettiniz şampiyonluğu..