” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

26 Temmuz 2011 Salı

Futbolda Şike

Aslında bu şike olayları ile ilgili hiç bir şey yazmama kararı almıştık ama dün liglerin geç başlanacağının açıklanması ile birlikte, henüz daha mahkeme kararı, tutuklamalar ve takımların akibeti açıklığa kavuşmasa da şu anda gelinen duruma göre bir şeyler yazalım dedik.

Öncelikle liglerin ertelenme kararı ile başlayalım. Şu an oluşan karmaşık durum için yerinde bir karar. İçinde bulunduğu durum itibarı ile Fenerbahçe, Beşiktaş, Sivas gibi takımların olaylardan ne kadar uzak dururlarsa dursunlar etkilenmemeleri mümkün değil. Lige konsantre olmaları beklenemez ve ligdeki durumları da daha belli değil. Küme mi düşecekler, (-) puanla mı başlayacaklar... Bunların federasyon tarafından daha rahat belirlenmesi gereken zamanı göz önüne almamız bize bu kararın doğruluğunu göstermektedir. Fakat milli maçlarda oyuncuların maç kondisyonları ve konsantrasyonlarının iyi bir durum teşkil etmeyeceği açık. Sonuçta kampta yapılan hazırlık maçları ligin yerini tutmaz ve yapacağımız en önemli maçlar zamanında Almanya'da ligler başlamış olacak. Umarız bizim için kötü sonuçlar doğurmaz, hazırlık kampında -her ne kadar mümkün olmasa da- bütün oyuncular iyi çalışırlar ve herkes fizik ve mental açıdan iyi bir boyuta gelirler.

Gelelim soruşturmaya ve hakkındaki haberlere. Öncelikle gazete ve haber kanallarının bu durumda nasıl habercilik yaptığına değinelim. Burada kimseyi takdir etmeyeceğim çünkü bu zor ve kötü durumda ele gelen bilgileri tarafsızlıkla ortaya koymak haberciliğin dışında bence insanlıkla ilgili de bir durum. Ama Taraf Gazetesi ve HaberTürk Gazetesi habercilik yapmıyor, yapılan tek şey karaktersizlik örneği başka hiçbir şey değil. Her şeyde yargısız infaz yapmak, olay olduktan sonra mahkeme gibi davranıp cezaları kesmesi insanlık dışı olaylar tarafsız gözle baktığımızda. Zaten bunları yaparak zor olan durumu daha da zora sokuyorlar. İnsanların kafasını karıştırıyorlar. Bu yaptıkları haberciliği(!) buradan kınıyorum.

Serdal Adalı ve Aziz Yıldırım'ın da içinde olduğu olayların siyasi yönü zaten herkes tarafından bilinmekte...

Soruşturma ile ilgili açık olmayan olay ve deliller ile soru işaretlerinin çokça bulunması Fenerbahçe ve Beşiktaş taraftarlarını bu konuda ikna olmamaya sevk etmektedir. (bkz. Sorular1 Sorular2)





Bu soruşturmanın Türk futbolunu nasıl etkileyeceği konusunda ise en büyük sınavı Türk Milli Takımı olarak Avrupa Şampiyonası'nda oynayacağımız maçlarda vereceğiz. Bu bizim için önemli bir sınav olacak. İşin bir de psikolojik tarafı da var ki bu açıdan bizi bence zor günler bekliyor. Oyuncuların yaptığı en ufak hatalarda üzerlerinde büyük baskı oluşturulacak. Aynı zamanda şu an hapiste olan insanların dışarı çıktığı düşünülürse; onların nasıl davranacakları, maçın içinde bir yanlış karar ile alınacak galibiyetlerde karşılaşılacak sorunlar, aynı zamanda bu insanların Avrupa kariyerleri başladığında onlara karşı alınan tavırlar, Avrupa ve Dünya futbolunun, Türk futboluna bakış açısı vs. daha bir sürü şey... Bunlar bizi gerçekten zor günlere sürükleyecek.


Kulüplerin bu soruşturmada nasıl davrandığı konusuna gelecek olursak, Galatasaray Kulubü başkanı Ünal Aysal'ın yaptığı açıklama bana göre son derece doğru ve yerinde bir açıklama. Nedenine gelecek olursak, Ünal Aysal'ın söylediği bence çok açık ve net: ''Türk futbolu olarak zor günlerden geçiyoruz, belgeleri elinize çabuk ulaştırın, hızlı ve doğru karar alın." Ama bu herkes tarafından yanlış yerlere sürüklendi, federasyon tehditler savurmaya başladı, İlhan Cavcav keza bir anda sert açıklamalarda bulundu. Burada bir de Fenerbahçe'ye değinelim. Yaptığı açıklamalar ile büyük baskı yarattı federasyon üstünde. Olayların hemen başında çok doğru ve yerinde giden açıklamaları sonradan sapmaya başladı. Trabzonspor'un yapmış olduğu "Tarihte hiçbir takım bir sezonda 17 maçta 16 galibiyet almamıştır, irdelenmeli.'' açıklaması çok seviyesiz ve bir o kadar saçma bir hareketti. Sonuçta orada ter akıtan, emek gösteren oyuncular var. Onlar en azından bu saygıyı haketmeli.



Beşiktaş'ın bu konudaki tavrına gelecek olursak, kupayı iade etme kararları doğru olabilir, evet ama ardından yapmış oldukları açıklamalar bunun sadece bir göz boyamadan ibaret olduğunu gösteriyor. Kupa, yalnızca bir metal parçası. Önemli olan kupanın getirileri, yani maddi kazanç ve UEFA. Ancak yaptıkları açıklamalarda sanki bu getirileri de reddetmiş gibi bir durum içerisindeler.


Sonuç olarak aslında futbolseverlerin ortak görüşü şudur ki, biz futbolu özledik. Bir sorgulama varsa net delillerle açıklansın, cezalar çekilsin ama bu şekilde gerçekten çok can sıkıcı bir hal almakta olaylar...

0 yorum:

Yorum Gönder