” Futbol asla sadece futbol değildir, o öyle bir işlevi olabilecek güçtür ki , ancak o gücü anlayabilecek duyarlı, olgun yandaşlar ve sporcularla doğru ve etkin olabilecek, bu özelliklerini toplumsal fayda unsuru olarak da kullanabilecektir.Futbol da ” Savaşa Hayır” demelidir, diyebilmelidir ve dediğinin arkasında durmalıdır.Mücadelesini sahada bırakırken , ebedi dostluğunu barışın uğrunda saha dışına taşıyabilmelidir.Hemde onu bu yolda baltalamaya çalışan birçok düşmana rağmen.Futbol bir güzelliktir.Güzellikleri çirkin kılmak için gösterilen çabaların bir parçası olmayan futbol sever sayısının ve etkinliğinin artması dileğiyle bu yazımı statlardan ” Savaşa Hayır” diye haykırmış tüm sporseverlere ithaf ediyorum."

Simon Kuper

24 Temmuz 2011 Pazar

Aciz Paraguay, Savaşçı Uruguay

Ve Copa America'da şampiyon belli oldu. Son yılların en sıkıcı turnuvalarından biri olan Copa America 2011'de şampiyon finalde Paraguay'ı Suarez ve Forlan(2)'ın golleriyle geçen Uruguay oldu. Kupa Fenerbahçeli Lugano'nun ellerinde yükseldi, tabi bu başarıda Galatasaraylı Muslera'nın da payı büyüktü.



Uruguay gerçekten alışılagelmedik bir taktikle oynuyor. Taktik masalarında 4-4-2 olarak gözükse de aslında oynadıkları oyun 3-5-2. Sol bek gözüken Caceres stoperde Coates ve Lugano'ya bağımlı bir görüntüde. Sağ bek Maxi Pereira ve sol kanat Alvaro Pereira iki kanat bek rolünde. Sağ kanat Alvaro Gonzalez ortadaki Perez-Rios ikilisine yakın oynuyor. İlerideki iki isim zaten o kadar tehlikeli ve ne yapacaklarını bilen oyuncular ki Tabarez'in onlara pek bir şey söylediğini bile sanmıyorum.

Gerardo Martino'yu anlamak gerçekten mümkün değil. Barrios-Estigaribbia ikilisi neden ilk 11'de değil akıl sır ermiyor. Estigaribbia'nın turnuvadaki, Barrios'un Dortmund'ta koca sezondaki performansı ortadayken böyle önemli bir maçta bu ikiliyi kenarda tutmak ne derece mantıklı düşündürür. Orta sahada Vera-Caceres-Ortigoza-Riveros 4'lüsüyle topu tutmayı amaçladılar. Aslında doğru bir taktik olabilirdi ama bu 4'lüden yalnızca Ortigoza defanstan top çıkarmaya gelince orta saha aksadı.



Maça Uruguay başladı, Paraguay izledi. 2. dakikada henüz net bir penaltısı da verilmedi Uruguay'ın ama öyle bir baskı kurdular ki 12'de Suarez'in golü geldi. Bu baskıda Paraguay'ında rolü büyüktü. Finale yakışmayacak derecede aciz bir oyun ortaya koydular. 0-0 ve maçın başıyken kırmızı kart vb. herhangi bir dezavantajları yokken final maçında oyun soğutmak niye? Paraguaylı futbolculara "Maçı oynamayın kupayı Uruguay'a verelim. Gidin siz evinize dinlenin." deseler kabul edecek gibi bir havaları vardı.

Golden sonra biraz toparlanır gibi oldular ama anlık bir esinti gibilerdi. Esinti durunca 2. gol geldi. Rios'un baskısı ve Forlan'ın keskin vuruşuyla. Bir teknik direktör hata yapabilir, normaldir. Ama hatasından zamanında dönmeli. Böyle bir ilk yarı çıkarmışken, gol pozisyonundan eser bulunamamışken hala Estigaribbia-Barrios ikilisi neden kenarda durur?


Hatta sanırsam Tabarez'de bu duruma katlanamadı ve 2. yarıda "Bunlar üstüme gelmiyor bari ben boş durmayayım atak yapayım." düşüncesiyle Alvaro Pereira'yı çıkardı ve hücumcu Cavani'yi koydu. Paraguay'da sonunda beklenen değişiklikler ve baskı geldi ama bu yumruklar Uruguay tarafından hissedilmedi bile ve Gonzalez-Cavani-Suarez-Forlan 4'lüsünğün muhteşem kontra atağıyla 3. gol geldi.

Maçın Adamı

Luis Suarez : Paraguay savunmasını adeta yerle bir etti. 1 gol 1 asist ile oynadı. Gerçekten muhteşem bir oyuncu. Liverpool'da da lige ayak uydurduğu zaman bekleneni vereceğini düşünüyorum.

0 yorum:

Yorum Gönder